Yine bir Rus klasiği ve bir Dostoyevski eseri olarak sefilliği ve çaresizliği dibine kadar hissettiren bir eser. Çok beğendim.
Dostoyevski bu eserini yazarken tutuklanmış ve Sibirya'ya götürülmüştür. Dolayısıyla yarım kalmış bir hikayedir.
Hikaye içerisinde gurur ve bu gururun insanın gözünü kör edecek bir noktaya getirmesini, ve insanın bundan dolayı kendi eksikliklerini, kendi hayal dünyasından mazeretler uydurup, o mazeretler dünyasında saklanıp, gerçekle arasına bir perde örtmesini biraz üzülerek, biraz da sitem ederek görüyoruz.
Ve bu arada da o hayal ve gurur dünyasında, insanların gerçek ve hayal arasında gözlerine perde çektiği bir yerlerde kalan, gururun ve yalanın verdiği acılara katlanmaya çalışan küçük bir kız çocuğunun gözünden görüyoruz bunları.
Kitabı herkese tavsiye ederim, keyifli okumalar dilerim.