…oysa insanın kendisini durmaksızın aşmasını isteyen bu cesur insan da, herhangi birisi kadar zayıf ve savunmasızdı. Bu onun hayatında varolan çelişkilerin en büyüğüdür.
Tanrının ölümü, insanın henüz anlaşılmaz olan doğasını yenmek için kabul etmek zorunda olduğu korkunç ve acı verici ön koşuldu. Bu şart olmaksızın insan evrimin içinde yer alamaz.
…ve böylece Luther’e, insanın üzerine yüklediği karanlık kader doğması ve işlememekte hür olmadığı hataların yükü altında belini büktüğü için gittikçe daha fazla kızıyordu.
Duygu ve karar artık bir olmadıkları için birbirimizden ayrıldığımız o son veda zamanı aslında birbirimize en çok yaklaştığımız zamandır. Tabiatın, bizimle terk ettiğimiz varlık arasına ördüğü duvara çarparız.