dil’in haremine neden destûrsuz
girdi gül parmaklı o solgun şafak
sen yoksan harfler de nûrsuz
ben senin gözünüm, öyle bak
zâtına hoşça çünkü yalnızlık
hep tebdil-i kıyafet gezer, loş
ve aynasız odalarda, ılık
bir tambur sesinden sarhoş
çözülmemiş bir yazı var: Galata
derler ona bizim diyarda
işte efendim, işte şair, bata
çıka yürüyor o gül’ü karda
kürediği akşamların Haliç’i
senin yüzün ey sevgili, kararmış
tennûre diye kuşandığın o hiç’i
Tanrı’nın sabahı sayanlar varmış