Okulda Yeni Eğitim

M. Tınaz Titiz

Okulda Yeni Eğitim Gönderileri

Okulda Yeni Eğitim kitaplarını, Okulda Yeni Eğitim sözleri ve alıntılarını, Okulda Yeni Eğitim yazarlarını, Okulda Yeni Eğitim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zıtların ayrılmazlığı: Yeni paradigma
"Laiklik" ve "inanç" kavramlarını zıt olarak anlamaktan vazgeçip, "laiklik ve inancın ayrılmazlığı"nı net olarak ortaya koymadıkça, her iki "taraf"ın yobazlarının çevresinin geniş kitlelerce dolması önlenemez. Bu durumda ise çatışma kaçınılmazdır. Zıtların bütünlüğü, Nevton fiziği ile bugünlere gelmiş olan bilimin de yeni paradigmasıdır. Artık, "iki zıt aynı anda var olamaz" ilkesi yerini, "birbirinin zıtları, bütünü oluşturacak şekilde bir arada ve de birbirini yok etmeye çalışmadan bulunmadıkça bütünden söz edilemez" kuralına bırakmaktadır.
Sayfa 122Kitabı okudu
Nitelik düzeyi yüksek toplumların kullandığı eşyayı günlük kullanımına girmiş gören insanımız durumunu yanlış değerlendirmiş, kendisinin de onları yapan toplumlarla bir farkı kalmadığını zannetmiştir.
Reklam
EĞİTİM DEVRİMİ "PROGRAM PARADIGMASI”NI AŞARAK GERÇEKLEŞEBİLİR..
M. K. Atatürk'ün ulusal vizyon olarak ortaya koyduğu "muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak" hedefini uzun yıllar anlamamış, hatta epey abartılı bulmuşumdur. Öyle ya, çağdaş uygarlık düzeyine yaklaşmak, erişmeye çalışmak, hadi olsa olsa erişmek de değil, aşmak! Sözcük içeriklerine son derece hakim Mustafa Kemal'in bu
Bir arada yaşaması güç olanlar, ortak yaşam alanları da dahil olmak üzere hiçbir şekilde uzlaşmaya yanaşmayanlardır. Ama bunlar yine de bir şeyin farkındadırlar: hangi kavramlar üzerinde uzlaşamadıklarının!
Ezber yoluyla zihinsel faaliyetleri kalıplanan memur, diplomat, politikacı, asker, mühendis ya da işadamımızın yaratıcı zekâsını kullanmayı, hiç bir sınır tanımadan düşünebilmeyi öğrenmiş bireylerden oluşan toplumlarla yarışabilmesine, onlara yetişebilmesine imkân yoktur. Düşünce ve onun ifade edilmesinde bu denli sorunlu bir toplum olmamızın altında, uzlaşmama hastalığımızın temelinde, uzlaşmama nedeniyle de demokrasiyi bir türlü beceremeyişimizin altında yine ezber yatmaktadır. Ezber bir "zihinsel soykırım"dır. Ezberle yoğrulan bir toplum, hipnotize edilmişçesine, birileri (iç ve/ya dış) tarafından kolaylıkla oraya buraya çekiştirilebilir. Bu kadar çok olumsuzluğu bir kalemde üretebilen bir başka "temel bela" var mıdır?
İhtiyacımız olan sükûnet, "farklılıkları yok ederek birlik sağlamaya çalışmak yerine, bunların ayrılmaz bütünlüğünü anlamaya çalışmak"ta yatmaktadır. Farklılıkların bütünlüğü, veya terörü yerine uzlaşmanın geçmesi demektir.
Reklam
Doğrunun, sürekli olarak değiştiğini, bir kişinin doğrusuyla, birlikte yaşayan iki kişinin ortak doğrularının aynı olmayabileceği, yer, zaman ve koşulların etkisiyle değişen doğruların ancak "peşinde koşulabileceğini" anlamış insanlar kolay kolay çatışmazlar. Hele hele kendi doğrularını başkalarına zorla kabul ettirmeye katiyen kalkışmazlar.
"Başkası hele bir yapsın iyi sonuç verirse ben de tekrarlarım" geleneğimiz, bu noktadaki potansiyel şanssızlığımızdır. Başkalarından öne geçmek ya da en azından aradaki farkı kapatabilmek için, bazı şeyleri ilk defa deneyen kişi olmaya razı olmalıyız. Peki bunun başarılı olacağının güvencesi var mıdır? Hayır. Güvencesi olanın riski yoktur. Başarı ise risk almakla mümkün hale gelir.
Gerek Türkiye'de gerekse Dünya'da eğitim konusu ile ilgili şikâyetlere yalnızca eğitim alanının optiğinden değil, artan işsizlik, gelir dağılımı bozukluğu, çevrenin yıkımı, değerlerin yıkımı gibi olguların tamamını birden görebi len bir uzaklıktan bakıldığında görünen şudur: Bugün "eğitim” olarak adlandırdığımız süreç, insanlık tarihi ka dar eski bir metodun modern imkânlarla uygulanışından başka bir şey değildir. Ders araç gereçleri, bilgisayarlar, laboratuvarlar gibi modern imkânlar kullanılsa da hiç değişmemiş kadim metot şudur: • Kaydedilmek üzere emrimizde bulunan çocuk belleğine, koşullandırma yoluyla ve bir daha unutulmayacak biçimde belirli doğruların yerleştirilmesi; • Kendi başına herhangi bir şeyi öğrenmesi mümkün ol mayan ve de sakıncalı olabilecek çocuğa, toplum tarafından doğru kabul edilen gerçeklerin "öğretmen" adı verilen aracılar kanalıyla öğretilmesi; • Kuşkulanılması zararsız olanlar dışında, çocuğun öğretilen doğrulardan kuşku duymamasının sağlanması (ezber). Kolayca görülebileceği gibi bu şablon istisnasız her doğruyu öğretmeye uyarlanabilir. Her şeyin sürekli değişim içinde bulunduğu, değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu düşünülürse, bu şablonun on bin yıldır nasıl değişmeden kaldığı kolay kabul edilemez. Bunun açıklaması, insanın büyük dramında saklıdır: insanoğlu kendini bildi bileli bu dramını hemcinslerinden saklamış, can düşmanları dahi birbirlerine bunu söylemekten kaçınmışlardır. İnsan, diğer canlılarda rastlanmayacak biçimde koşullanmaya açıktır. O çok övündüğü "akıl" aslında en büyük zaafiyetidir.
Sistemin ana parametreleri fark edilip onlar geliştirilmedikçe bireysel performanslarla sistemi yönetmek imkânsızdır.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.