"Çünkü nereye ve hangi tarih parçasına giderseniz gidin, erkek egemen ideoloji, cinsiyetçilik ve kadının baskı altında tutulması gibi ortak temalara rastlamak mümkündür."
“Bana lazım olan, sakınımsız konuşmak
Yeri zamanı geldiğinde,kendi sesimle,
Gelmişimiz geçmişimiz bugünümüz yarınımız için
Kendi rengimce yüksek sesle konuşmak.
Bu işte, benim doğum günüm
İçimden yükselen de … kendi sesim.
Yeniden, kendi sesim…”
"bizler, kadınların var olan toplumsal durum ve yapı içerisindeki konumlarından rahatsız olan, bunu ortadan kaldırmak için mücadele eden bir grup müslüman kadınız"
burada atatürk'ün sözünü paylaymış mealen yazıyorum: " kadınlarımız ya aşırı kapalı ya da avrupa balolarında bile giyilmeyecek derecede açık giyiniyorlar her ikisi de dinimize aykırıdır, erdemli sanata ve sosyal faaliyetlere katılan kadınları herkes beğenir ne giyerse giysin."
Günümüz müslüman kadınları arasında evlilik yaşını geciktirme, kendini merkeze alan bir yaşam tarzının cazibesinin artışı gibi eğilimleri sadece bizde değil, dünyanın değişik coğrafyalarında karşılaştığı kadınlarda da gözlemlediğinin altını çiziyor Cihan Aktaş. Bizim islami çevrelerdeki son yılların tecrübelerine bakıldığında, geleceğiyle ilgili kararları kendi ellerinde tutan bu "gururlu kızların" aynı kesiminin erkeklerince "taşınılmaz ağırlıklarına" işaret ediyor.
Kemalist devrimlerin değişik kuşaktan kadınlar tarafından nasıl yaşandığı, kadınların seçimlerine ve yaşam tarzlarına nasıl etki ettiği, iç dünyalarında ne gibi çelişkilere yol açtığı tarih araştırmalarında yer almadı.