Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı - İnsanlığın Son Adası

Mustafa Armağan

Osmanlı - İnsanlığın Son Adası Gönderileri

Osmanlı - İnsanlığın Son Adası kitaplarını, Osmanlı - İnsanlığın Son Adası sözleri ve alıntılarını, Osmanlı - İnsanlığın Son Adası yazarlarını, Osmanlı - İnsanlığın Son Adası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halide Edip Adıvar'dan alıntı
Burada, bilhassa pek acı ve Türk milletinin haysiyetini kıran bir meseleyi unutmamak lazımdır. Çünkü gerek hariçte, gerek dahilde, propagandalarla, Türk milleti 500 sene bir sürü halinde yaşadı, Cumhuriyet Devri Türkleri bir millet haline soktu, gibi palavraları hala aramızda tekrar edenler vardır. Çocuklarımıza, tarihin büyük bir milletinin evladı olduklarını anlatmak lazımdır.
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
Tarih ve şuur olarak değişmemiz lazımdır. Bizim battığımız, çürüdüğümüz, çöktüğümüz falan yoktur. Senelerce bu memlekette hem sağda, hem solda insanlara tarihte bu öğretiliyor. Batmak; bunun kadar manasız, bunun kadar gerçekle teması olmayan, indi bir yorum, üstelik de tahripkar bir yorum yoktur... Hiçbir şekilde battığımız falan yoktur. Biz diriyiz. Daima değişiyoruz, daima değişen dünya şartlarına kendimizi uydurmaya çalışıyoruz ve daima öncü olmak için de kavga ediyoruz. ¬İlber Ortaylı
Sayfa 183Kitabı okudu
Eğer Türkiye, büyük devletler arasında kalmak istiyorsa, imparatorluğun yalnız idaresini değil, Osmanlıların karakterini de tadil etmeğe muhtaçtır.
"Sıradan diye adlandırdığımız olaylar veya nesneler, aslında onu sıra-dışı yönlerine yeterince agah olamadığımız için basit görünmektedir bize .En basit görünen bir olayı veya nesneyi yeterli hassasiyeti ve titizliği sarf ederek incelediğimizde, örtülerini bir bir açar;ilginçliğiyle büyüler bizi "
Sayfa 268
"Modern dünya haritalarında Kuzey Amerika kıtası ,Afrikadan bir 1,5 kat büyük çizilmiştir.Oysa gerçek yüzölçümlerine bakıldığında Afrika kıtası ,Kuzey Amerikadan tam 6 milyon kilometrekare daha büyüktür."
Sayfa 95
Reklam
"II.Mahmud,Edirne Andlaşmasıyla geri aldığı topraklarda önce bir tespit (tahrir)yaptırmıştır:Kimler gitti? Kalan reayanın zararı ne kadardır?Boş kalan evler ve tarlalar hangileridir?Bundan sonra sıra boş kalan ev ve tarlaların işgalinin önlenmesine gelmiştir.Bu toprak ve evlerin 'sahipleri dönene kadar'kiraya verilmesi ,toplanan kira bedellerinin bir sandıkta biriktirilmesi düşünülmüş ve asıl sahipleri dönünce kendilerine sandıkta biriken paralarla birlikte teslim edilmesi karara bağlanmıştır.Yani 'Giden gider,kalan sahalar bizimdir' gibi ulus-devletin canına minnet bir 'cinlik',nedense (!)asla akıllarına gelmemiştir.Osmanlı yöneticilerinin. Gidenlerin şöyle ya da böyle gidebileceğinin ama gittikleri yerde ,kendisinin sağladığı imkanları bulamayıp döneceğinin bilinciyle hareket eden Osmanlılar onlara ne 'hain' muamelesi yapmış ne de mallarını müsadere etmeyi düşünmüşlerdir. Tam tersine ,sanki onlar hala kendi topraklarındaymışcasına normal muamelesine devam etmiş ve sandıkta toplanan paralar yıllar içinde biriktikçe birikmiş ,bu paralara el sürmek isteyen soysuzlar ise en ağır bir şekilde cezalandırılmıştır."
Sayfa 214
"Soruların bizi özgürleştireceğini düşünüyorum.Beynimizi, bir mıknatıs gibi soruları çekmeye alıştırmalıyız;zihin selametimiz bakımından son derece gerekli bu.Soru sormayı bilmeyen bir zihin ,esir düşmeye mahkumdur çünkü."
Sayfa 103
"Fernand Braudel,tarihi niçin incelediğimiz sorusuna cevap aradığımız bir yerde ,'Bugünü anlamak için bütün tarihi seferber etmeliyiz'der.Braudel haklı değil mi?Tarih,genellikle zannedildiği gibi geçmişi anlamak için değil,bugünü anlamak için araştırılır.Bizi geçmişin sırlı köşelerine sevk eden bir bugün daima olacaktır"
Sayfa 77
Reklam
"Vakıf malına el sürmenin öbür dünyada çok ağır bir sorumluluğu ve dolayısıyla cezayı mucip olduğunun bilinciyle hareket eden Osmanlı yöneticileri, bazı olumsuz örneklere rağmen ,bu konuda bugün bizleri bile hayrete düşürecek kadar hassas davranmışlardır.Nitekim daha Yıldırım Bayezid ,Bursa'daki Ulu Camii'ni yaptırırken,doğudaki minarenin yeri,dedesi Orhan Gazi'nin vakfı olan Emir Hanı'nın ahırına ait olduğu ,yani bir vakıf malı olduğu için işlemler bitinceye kadar beklenmiş ve ancak oğlu Çelebi Mehmet zamanında veya daha sonra yapılabilmiştir minare.Yani Yıldırım Bayezid, 'Ben padişahım ,burası dedemin ahırı;üstelik yaptırdığım da minare.Kim ne karışır?'diyememiş ,iki vakıf arasındaki yazışmalar ve işlemler bitmeden bir minare dahi dikilememiştir.Bu durum sadece minare için değil pek çok başka örnekler için de geçerli olmuş görünmektedir."
Sayfa 40
"Kanuni,Semendire Beyi Bali Bey'e yazdığı cevabi mektubunda,adeletten ayrılmaması gerektiği üzerinde ısrarla durmakta ("bu fena dünyada bir saat adalet eylemek yetmiş yıl ibadetten efdaldir")sürekli olarak öbür dünyada hesap vereceklerinin altını çizmekte ve kıyamet gününü hiç aklından çıkarmamasını tavsiye etmektedir vezirine. Özetle şunları söyler Kanuni: Eğer hükmümüzün yürüdüğü yerlerde herhangi bir zulüm veya haksızlık yaparsan ve bunun hesabı ,öte dünyada ,asıl sorumlusu olan bana sorulursa yakana yapışırım,bunu bilmiş ol.Fetih yaptım diye gururlanma.Kendi kılıcım ve kuvvetimle ülke fethettim deme .Bütün işleri yapanın,gerçekte Allah olduğunu unutma..."
"Osmanlı'nın inceliği ve imtidadının anlamı burada işte:Soylu ama tepeden bakmıyor;muhteşem ama insanı ezmiyor;büyük ama ürkütmüyor!"
Sayfa 37
"...Rilke gibi 'İster misiniz bütün tarih yanlış anlaşılmış olsun ?'demek zorunda kaldım.Ve ardından matbaanın geç gelmesi,yeniçerilerin bozulması,kapitülasyonların verilmesi ,Osmanlı gerilemesi ,isyanların mantığı ve II.Abdülhamit'in farklı bir portresinden çizgilerin resmi geçit yaptığı yeni bir tarih okuma pratiği açıldı önüme.Hemen her olayda ,ilk kaynaklara gidince ya da bu konularda kalem oynatmış ehil tarihçileri okuyunca hadisenin bize anlatıldığı gibi olmadığını görüyor ve gerçek yüzü belirmeye başladıkça heycanlanıyordum.Çünkü bir keşif ,bir serüven duygusu kaplamıştı içimi tarih okumalarım sırasında.Acaba bu bildik olayın arkasından yine ne çıkacak?sorusu hiç eksik olmuyordu yanımdan"
Sayfa 13
368 syf.
7/10 puan verdi
Mustafa Armağan Kitaba tarih bilimi ve Osmanlı'nın yorumlanması hakkında yaklaşık 100 sayfalik bir girizgah yapılmış. Ancak bu arada bir Çok alt başlık da var. Kitaptan öğrendiğim bilgiler ya da hususlar ise şu şekilde: []Osmanlı büyük yenilgiler sonrasında dahi müthiş bir direniş göstermiş ve umutsuzluğa kapilmamistir. []Tanzimat aydinina
Osmanlı - İnsanlığın Son Adası
Osmanlı - İnsanlığın Son AdasıMustafa Armağan · Timaş · 2010168 okunma
84 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.