Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avrupa'da İktidar Mücadelesi

Osmanlı Macar İlişkileri

M. Tayyib Gökbilgin

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Diğer taraftan İslâm kültür muhitine giren ve bunu benimseyerek, ırklarının yüksek hasletlerini bu din ve, yaratmak hususunda kendilerinin de büyük rolleri olan, bu kültürün evvelâ müdafaası, sonra neşir ve tamimi emrine tahsis eden Türkler, mümessili oldukları üstün medeniyeti garpta her tesadüf ettikleri müteferrik, inhilâl halinde ve geri cemiyetlere kabul ettirirken, yıkıcı ve tahrip edici değil, bilâkis, tarihin şahadetine göre, yapıcı ve birleştirici, binaenaleyh medenî bir rol oynamışlardır.
Sayfa 12 - Kronik Kitap
17. yüzyılın başlarından itibaren Bocksay Istvan, Bethlen Gabor, Thököly İmre ve Rakoczı Ferenc gibi Macar hürriyet ve istiklal hareketlerinin liderlerinin Osmanlı Devletinin hamiliğini istiklal ve milli varlıklarının teminatı olarak görmeleri iki millet arasındaki yakınlığı daha da arttırmıştır. Avusturya ve Rusya devletlerinin ayrılıkçı Macar mültecilerinin iadeleri isteğine karşın Sultan Abdülmecid'in "Bir Macar'ı, elli bin bin Osmanlı kanı döker yine muhafaza ederim" dediği bilinir.
Reklam
XVI. yüzyıl sonunda başlayan uzun harpler Macaristan'ı ve Erdel'i harap etmişti. Fakat bunda Osmanlı ve Kırım Hanlığı ordularından ziyade Avusturyalıların ve Rumenlerin tesiri vardı. Çünkü bu harp esnasında Viyana askerî konseyi, Osmanlılara tâbi olan Macaristan'ın ateşe verilmesini, tahrip edilmesini prensip olarak ele almıştı. Birçok tarafsız kimseler de "Alman askerlerinin Türklere karşı harbi, her şeyi mahvetmek olduğunu" tespit etmişler, Avusturyalıların Macarlara karşı duyduğu kin ve nefreti belirtmişlerdi.
Sayfa 158 - Kronik Kitap
Yavuz Sultan Selim, seferinden dönüşte bir gece Sadrazam Pîrî Paşa'yı çağırır ve ona, hasbihal esnasında Safevî hükümdarı Şah İsmail'e ne yapmak lâzım geldiğini sorar. Paşa cevap vermez ve nihayet ısrar edince, "Padişahım, açık konuşursam kızmaz mısınız? diye cevap verir ve ondan teminat aldıktan sonra da der ki "Batı devletleri karadan, Rodos Şövalyeleri denizden nüfuzumuzu kırmakta ve menfaatlerimize darbe indirmekte iken Çaldıran firarîsine ehemmiyet vermenize mana veremiyorum." Yavuz Sultan Selim buna şu cevabı vermiştir: "Onlar donanma kuvvetiyle Avrupa'ya hâkim olmuşlardır, sen şu zamana kadar bu hususta bir gayret göstermedin. Mademki mücadeleyi ve savaşı Batıya çevirmek istiyorsun, ben de senden mükemmel bir donanma isterim."
Sayfa 74 - Kronik Kitap
Kanunî Sultan Süleyman'ın Macaristan ve Orta Avrupa siyasetinin plânlanmasında, hiç şüphesiz, en büyük olay ve faktörlerden biri İbrahim Paşa'nın şahsı ve onun uzun bir müddet İmparatorluğun kaderinde söz sahibi olması ve iktidarda bulunması olmuştur. Zekâ ve kabiliyeti genç hükümdar tarafından büyük bir takdir görerek en yüksek iktidar makamına, bütün hiyerarşiyi alt üst ederek, getirilen İbrahim Paşa'nın vatan ve menşei dolayısıyla, Venediklilere ve dolayısıyla Fransız siyasetine temayül gösterdiğini, Habsburgların hegemonyasına ve siyasetine doğuştan karşı olduğunu kabul etmek pek hatalı olmasa gerektir.
Sayfa 76 - Kronik Kitap
Safevîler, Keyhüsrevlerin, Dara'ların tahtında âdeta eski İranlılığı temsil ediyorlardı. Tıpkı Osmanlıların Bizans'ın halefi olarak kendilerini Kayser-i Rum saymaları ve eski Bizans İmparatorluğu'nun Osmanlı hanedanı idaresi altında tekrar kurulması telâkkisi gibi...
Sayfa 110 - Kronik Kitap
Reklam
Tahtı Fatih'e bırakması
Ehl-i tecridin külâhı tâc-i istiğnasıdır. Saltanat dedikleri ancak cihan kavgasıdır.
Sayfa 54 - II. MuradKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.