Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Masalı

Erk Acarer

En Eski Osmanlı Masalı Gönderileri

En Eski Osmanlı Masalı kitaplarını, en eski Osmanlı Masalı sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı Masalı yazarlarını, en eski Osmanlı Masalı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Derler ki çamur; aşka da, kılıca da , ölüme de bulaşır...
Derler ki; aşk insanı kendisi olmaktan çıkarır...
Reklam
368 syf.
8/10 puan verdi
Hiç, büyük beklentilerle başladığınız bir kitabın sizi sonunda hayal kırıklığına uğrattığı oldu mu? Olmuştur kesin. Hatta bazen hayal kırıklığına o kadar müsaittir ki kitap, sonunun gelmesini dahi beklemeden darlar okuyucuyu. Katı kuralları olanlar kitabı bırakmamakta diretirler. Zamanının başka kitaplara ayrılması fikrine bağlı olanlar ise,
Osmanlı Masalı
Osmanlı MasalıErk Acarer · Sayfa6 Yayınları · 201246 okunma
Her hayvanın üstün meziyetleri vardır. "Ormanda yere düşen bir toplu iğneyi; kartal görür, geyik duyar, ayı kokusunu alır" derler. Ferhad da bir kartal gibi gözlerini açmıştı, bir geyik gibi dinliyor ve bir ayı gibi koku almaya çalışıyordu.
Sayfa 21
Ruh uçup bir başka aleme gidiyor. Beden ise, yavaş yavaş çürüyor. Burada kalıyor, toprağın altında. Vücut gerçek olmayan bir aleme ait; sahte bir elbise yani...
Sayfa 24
İnebahtı'da yaralananlardan biri de Donkişot'un meşhur yazarı Cervantes'ti. Bu adam büyük deniz cenginde sol kolunu kaybetmişti. Ne var ki kalemi sağ eliyle tutuyordu. İşte bu yüzden yazmayı sürdürmüştü. Şanssız biri olduğu muhakkaktı. Cezayir'de tutsak edildiği sırada da yazmaya devam etmişti. Yel değirmenlerine saldıran Donkişot... Belki de kahramanını yaratırken İnebahtı Deniz Savaşı'ndan ilham almıştı. Çünkü ittifak donanmasının durumu aynen "yel değirmenlerine saldıran Donkişot" gibiydi. Sonuçta hiçbir şey olmamıştı. Sokollu ve onun ellerinde tuttuğu Osmanlı İmparatorluğu mağlubiyette bile bir zafer elde etmişti.
Sayfa 193
Reklam
Selimiye, büyük bir huzur abidesi gibi yükselmeye başladığında görenleri hayrete düşürmüştü. Sinan sonunda Ayasofya'nın kubbe çapını geçmişti. "Ustalık eserim" diyordu cami için. Ama alçakgönüllülüğü de elden bırakmamıştı. Caminin son rötuşlarıyla uğraşırken, çevresini kuşatan çocuklar yanına gelip ona bir minarenin eğri olduğunu söylemişlerdi. En ufak detaylarda bile kusursuzluğu ortaya koyan Sinan, bunun mümkün olmadığını bilse de çocuklara gülümsemişti. Söz konusu minareye ip bağlanmış ve "sözüm ona" hata düzeltilmişti. İşçiler halatı çocuklar ikna oluncaya kadar çekmişlerdi. Herkes büyük saygı duyuyordu ustaya. "Keşke" diyordu Sokollu, "Keşke her yerde onun gibi adamlar olsa." Ancak gün geçtikçe Osmanlı'da Sinan gibi adam sayısı azalıyordu...
Sayfa 193
Kötü olmuştu Ferhad. İlk defa gözlerini yumup ağzını açmıştı: "Böyle devlet mi idare edilirmiş? Nerede iti, kopuğu, cahili, cibiliyetsizi başımızda. Sizin gibi muhterem olanlarsa cellat elinde... Maalesef sıra büyük sadrazama da gelecek!" Bir bilge gibi gülümsemişti adam. İdama götürülen, sabık bir beylerbeyi olduğu halde, yeniçeri ağasının kendine böyle iltifat etmesi hoşuna gitmişti. "Maalesef Ferhad Ağa, aynen dediğin gibi; sıra Sokollu'ya da gelecek. 'Siyaset' derler buna. Ama üzülmeyesin. Senin gibi nice basiretli adam daha var geride." "Allah siyaset denilen şeyi yere batırsın" demişti Ferhad.
Sayfa 302
Müptelalık müptezelliktir.
Sayfa 253 - Sayfa 6 yayınlarıKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.