Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Tarihi'nden İlginç Hikaye ve Anekdotlar

Enes Türkoğlu

En Yeni Osmanlı Tarihi'nden İlginç Hikaye ve Anekdotlar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Osmanlı Tarihi'nden İlginç Hikaye ve Anekdotlar sözleri ve alıntılarını, en yeni Osmanlı Tarihi'nden İlginç Hikaye ve Anekdotlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devlet sultansız, sultan ulemâsız olmuyordu. Devletin bekâsı için sultana, sultanın yanlış yola sapmaması için ulemâya ihtiyaç vardı.
Sayfa 218Kitabı okudu
Sultan Orhan öyle bir kimse değildi. Yanına ulemâyı, emretmek için değil, Allahü teâlânın emirlerini onun ağzından dinlemek için, kendisini Allahü teâlânın yasaklarına meyletmekten sakındırması için istiyordu. Kısaca kendisine kul değil, başına sultan' arıyordu.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
15. yüzyıl Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde bu hikâyenin ilk anlatıcısıdır. Aşıkpaşazâde'ye göre Tekfur'un kızı bir rüya görür. Rüyasında bir kuyuya düşmüştür. Yakışıklı bir kahraman gelip onu kurtarır, elbiselerini çıkartıp onu yıkar ve temiz ipek giysiler giydirir. Tekfurun Kızı bu rüyanın etkisinden henüz kurtulamamışken Osmanlılar Aydos Kalesi'ni kuşatmıştır. Surların üzerinden bakarken, rüyasında gördüğü adamı görür. O adam Abdurrahman Gâzidir
Sayfa 189Kitabı okudu
Fetih günü öğleden sonra Sultan Fâtih İstanbul'a girer. Bir yeniçeri koşarak gelir ve elindeki son Bizans imparatorunun kesik başını önüne koyar: "Ulu hünkârım, işte düşmanının kellesi..." der. Fâtih Sultan Mehmed Han yerinden kalkar ve İmparator'un kesik başının Kariye Câmii'nin (o zaman kilise, günümüzde mozaik müzesi) civarına gömülmesini emreder. Bizans imparatoru düşmanıdır; amma vatanını ve devletini son nefesine kadar elinde kılıç müdâfaa etmiş birisidir.
Biz İstanbul'u fethettik diye övünürüz. Eksiktir. İstanbul fethedilmiştir; ama aslında o gün 1400 senelik Roma câhiliye imparatorluğu tarihe karışmıştır.
İstanbul'un fethi ile tarihte yeni bir çağ açıldığı inancı bizim değil Frenkler'in iddiâsıdır.
Reklam
Haçlı komutanlara bir mektup yazdı. Onlara şöyle dedi; "Osmanlı ordusunun kalbinde müthiş bir Allah korkusu ve sevgisi vardır. Bunlar dünya malına itibar etmezler. Kadına, kıza dönüp bakmazlar. Ancak Allah yolunda ve padişah buyruğunda severek savaşırlar. Kendilerinden çok din ve vatanını düşünürler. Adaletlidirler. Zulümden çekinirler. Allah için ölmeyi şeref ve nimet bilirler. Osmanlı'da bu yüksek özellikler varken, siz asla zafer yüzü göremezsiniz. Bu meziyetlerini ortadan kaldırmadıkça, onları yenmenize imkân ve ihtimal yoktur."
Yavuz'un bu hali, Türk-İslam ahlakına güzel bir örnek olduğu gibi, şatafatlı tören meraklısı olan ve çalgılı çengili merasim düzenlenmeden bir yere gitmeyen devlet erkânına da çok güzel bir ders mahiyetindedir.
Hâlbuki Yavuz, gösterişi sevmeyen, hususi yaşayışında son derece mahcup, sakin bir adamdır. Geceleri gözlük takıp kitap okurken, bir ilim adamından farkı yoktur. Son derece sade giyinirdi. İstanbul'da kendisi için yapılması düşünülen merasimi duyunca son derece sıkılmıştı. Bir gün sonra şehre girmesi lazımken, daha önce, geceden birkaç kişiyle beraber kayığa bindi. Gizlice Topkapı Sarayı'na çıktı.
Siz bakmayın şimdilerde popüler televizyon dizilerinde haremde kız peşinde koşan şehzade karikatürlerine, işin aslı kesinlikle öyle değildi.
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.