III. Alaeddin'den önce Selçuk sikkeleri 4 ila 15 kırattı. (Bir kırat 3,207 gram). III. Alaeddin'den sonra çöküş kalpazanlığı, Selçuk dirhemini 13 ila 14 kırat gümüşe kadar düşürdü.
Tefeci-Bezirgân kapitalin saray içine işleyiş derecesi, “mukataa” fikrini sultanlara ilham edenin kimler olabileceğini az çok belirtir. Sarayda Yahudi kadını, iç ve dış politikada Yahudi erkeği ile işbirliği halindedir. Ve Yahudi, Yahudi olduğu için değil, tefeci-Bezirgân ekonomisinde en işlek unsur bulunduğu için ve Osmanlı İmparatorluğu'nda tefeci-Bezirgân ekonomisi en geniş ölçülerde hâkim duruma girmeye başladığı için bu Alicengiz oyununu oynayabilmiştir. Yani bu manzara önünde "semitizm" ve "antisemitizm" kokularıyla afkırmak, demagojinin en boş kafalı kepazeliğine düşmek olur. Yahudi'nin "tefeci-Bezirgân ekonomisinde" en işlek unsur olması, tarihi ve iktisadi bir zarurettir.
Osmanlı dedik mi, Bizans akla gelir. Türkler İstanbul'u (Konstantin kentini] ele geçirmeseydiler, İslam Uygarlığı'nın çöküntüleri üzerinde yüzlercesi gelip geçmiş "tavaifülmüluk" [Müslüman feodalite] devletçiklerinden biri olarak söner giderdi. Osmanlılığı imparatorluk yapan şey, Bizans mirasıdır. (...) Bizans dedik mi ise; Roma'dan başka bir şey göz önüne gelmez. Bizans, Roma'nın bir parçasıdır. Parçalanma olunca; asıl ana Roma'ya Batı Roma, Bizans'a Doğu Roma denildi. Bizans denince, Roma'dan sonra ikinci akla gelen şey, Ayasofyalarla dolu bir Hıristiyan evrenidir. Hatta son günlerinde Bizans muazzam bir kiliseden ibaretmiş gibi somutlaşır.