"Velidedeoğlu'na göre, “ileriye, daima ileriye, aydınlığa ve refaha doğru götürmek Atatürkçülüğün özüdür.” Ona göre toplumda fakirliği giderecek önlemler almak, “zayıfı kuvvetliye ezdirmemek”, devrimciliğin bir amacıdır. “Aşırı ve geniş fakirlik yanında sayılı zümrelerin aşırı lüksü ve serveti”, sonunda toplumda çatışmalar doğurur. 1963'e
"Etnik menşeini deşmek isteyenlere karşı Ziya'nın (Gökalp) cevabı açıktır: “Cedlerim (atalarım) Türk olmayan bir bölgeden (Çermik) gelmiş olsa bile, kendimi Türk sayarım, çünkü bir adamın milliyetini tayin eden ırkî menşei değil, terbiye ve duygularıdır.” "
“İşte!”, diyordu Mustafa Kemal, “Ben milletimizin bu haklı talebi üzerine Amasya Tamîmi ile bu millî çağrıya yanıt verdim... Ve dedim ki, istiklal-i millîmiz uğrunda bütün mevcûdiyetimle çalışacağımı temin ederim. Bu kutsal emel uğrunda milletle beraber nihayete kadar çalışacağıma mukaddesâtım nâmına söz veririm.”
...( Fatih Mehmet bu jeopolitik birliği, Sultânü’l-Berreyn ve Hâkânü’l-Bayren, yani “ Anadolu ve Balkanların Sultanı ve Ege ve Karadeniz’in Hakanı” unvanıyla ifade etmiştir.)