Dünyanın üstündeki canlı varlıkları yaratan Tanrı, aynı zaman bütün olup bitenleri gördüğüne göre, acaba benim uğradığım haksızlığı neden görmüyor? Neden düzeltmiyor?
Sekiz yaşında bir çocuk, isterse ıpıssız bir köyde olsun, küçücük dünyasına dünyaları sığdırır. Günleri geceleri dolduran tutkular ondadır. Dağları buradan kaldırıp oraya koyabilir. Yoksulluk onu vaktinden önce olgunlaştırır. Eski zamanın küheylan atlarını, yeni zamanın azgın jetlerini geride bırakan hız ondadır. Kendini eşsiz güzelliklerle, büyük dostluklarla, düşmanlıklara adamakta birincidir. O küçük çocuktaki tutkuları ölçecek makine henüz yapılmamıştır. Buluşçu bilginler böyle bir makineyi henüz düşünmemiştir. Çocuk dünyasını yeterince ciddiye alan olmamıştır.
Ne olacak Türkiye'nin hâli ? İşçiler, öğrenciler sürgit öldürülecek mi? Pahalılık halkın boğazını sonsuza kadar sıkacak mı? ''
Sıkmayacak Nasıl ?
Nasıl'ı düşünüyoruz. Düşünmek zorundayız.
''Yılanın eşi olur!Yılanı öldürdün de eşini öldürmedinmi, çıkar gelir!Birkaç gün içinde öcünü alır.Dünyada en öce düşkün yaratık ne bilir misin?''
Cık ettim:''Bilmem..''
''Yılan dur!''
Nice sonra anladım, öğretmen olabilmek, hele iyi öğretmen olabilmek zordur. Bu zorluğu yenemeyenler, çat çutla çözmeye çalışır sorunları. Bu yüzden yaşamboyu "küçük öğretmen" kalırlar.