"Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir."
Faizle borç para verip sonra da borçluyu tahakküm altına almak cahiliye dönemi Kureyş'inin en önemli uygulamalarından biriydi.Ödeme gücü kalmayan ve bu sisteme itiraz eden veya başkaldıran topluluklar ise tamamen ortadan kaldırılıyor ve varlıkları ganimet olarak Kureyş tarafından yağmalanıyordu. Bu sebeplerle yağmasız geçen bir hafta yok gibiydi.
Hatta ne ironiktir ki Müslümanlara
umre ve hac kredisi bile verdiler.
Diğer bir ifade ile Müslümanlar, faiz ile iştigal ederek faize karşı savaş halinde olan Allah'a ibadet etmeye gittiler.
Ahmaklıktan öte bir şey. Tam bir rezillik!
Peki, olması gereken nedir?
Olması gereken, paranın sisteme tabandan girmesidir. Öncelikle şunu ifade edelim. Bu şekilde sistem döngüsü daha rahatçalışır. Aynıca, yaratılacak olan kayıt-parada herkesin hakkı vardır. Çünkü kayıt-para devlet otoritesi ile kabul edilen veya kabul ettirilen paradır. Bu şekilde üretilen bir paranın bir avuç adamın öncelikli istifadesine sunmak çok büyük bir haksızlıktır. Adaletsizliktir. Burada öncelikli iş, paranın sisteme tabandan girmesini temin edecek bir tasarımın oluşturulmasıdır. Bunun için de yapılması gereken, belli bir yaştan itibaren bütün vatandaşlara, herhangi bir ayrım yapmadan eşit olarak belli bir gelir verilmesidir. Bu tamamen bir matematiksel hesaplama işidir. Yukarıda örneğini verdiğimiz Ⓡrızıkta herkesin eşit olması” idealine de daha uygundur.