Üzerimdeki gökyüzü sarı, beyaz ve mavi çığlıklarla kayıyor. Gözlerimi kapatıp geçmesine izin veriyorum. Sesler geliyor. Ve gittiklerinde tüm duyduğum bir nehrin yavaş akışı
John Rector'un "Paranoya" adlı romanı, Dexter McCray adında bir çiftçinin, geçmişinin karanlığıyla ve korkunç bir cinayetle yüzleşmesini anlatan sürükleyici bir gerilim filmi. Dexter, alkol sorunu ve travmatik geçmişiyle boğuşurken, bir sabah traktörünün bir hendekte ve komşu tarlada bir gencin cansız bedeniyle karşılaşır. Hafızasında boşluklar ve suçluluk duygusuyla boğuşan Dexter, hem kendi adını temize çıkarmak hem de katilin kim olduğunu bulmak için karanlık bir araştırmaya girişir.
Roman, Dexter'ın zihninin labirentlerinde gezinirken, gerilim ve gizemi ustaca harmanlıyor. Geçmişin travmaları ve alkolün yarattığı bulanıklık, Dexter'ın gerçeklik algısını sorgulatırken, okurları da şüphe ve merak duygusuna sürüklüyor. Hikayenin sürükleyici temposu ve yazarın ustaca betimlemeleri, okurları Dexter'ın yanında, her adımda gerilimi hissetmelerini sağlıyor.
"Paranoya", sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda insan psikolojisinin derinliklerine inen bir eser. Dexter'ın travmatik geçmişiyle yüzleşmesi ve katilin kimliğiyle ilgili şok edici gerçekler, okurları da derin düşüncelere sevk ediyor.
Gizem ve gerilim türünü sevenler için "Paranoya", sürükleyici ve unutulmaz bir okuma deneyimi vadediyor. John Rector'un ustaca kalemiyle Dexter'ın karanlık dünyasına adım atmaya ve gerçeğin peşine düşmeye hazır olun!
O kadar genç, o kadar masum görünüyordu ki… Onu orada her şeyinden arınmış hâlde görmek,
konuşmasını dinlemek olanların daha mantıklı görünmesini sağlıyordu.
Koyu saçlarını, tanıştığımızdan beri her yaz yaptığı gibi arkada, boynunun hemen üzerinde gevşek
bir topuz hâlinde toplanmış olarak hayal ettim. Bacaklarını altına almış bir şekilde sandalyesinde
oturuyordu, kucağında bir kitap vardı.
“Ne okuyorsun?” diye sordum.
Bana bakıp gülümsedikten sonra kitabına geri döndü.
Arkasında yumuşak ve altın sarısı güneş ışığı tarlaya yayılıyordu. Bir süre onu izledim. “Gitmek
zorunda değilsin. İşleri yoluna koyabiliriz.”
Beni duymazdan geldi ama umursamadım. Birisiyle konuşmalıydım, her kim olursa olsun. Gerçek
veya hayal olması fark etmezdi.