Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pastoral Senfoni

André Gide

Pastoral Senfoni Gönderileri

Pastoral Senfoni kitaplarını, Pastoral Senfoni sözleri ve alıntılarını, Pastoral Senfoni yazarlarını, Pastoral Senfoni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Akşamları, fakirleri, hastaları, düşkünleri ziyaretle geçen uzun ve yorucu bir günün ardından, kimi zaman kılımı bile kıpırdatacak hâlim olmuyor, kalbim istirahat, sevgi ve şefkat ihtiyacıyla dolup taşıyor. Fakat evimde huzursuzluktan, ithamlardan, iğnelemelerden başka bir şey bulamıyorum. Bunlardansa dışarıdaki soğuğu, rüzgârı, yağmuru yeğlerim.
Sayfa 75
Ne acı! Bazı ruhlar, bilhassa mutluluğa karşı direnirler. Mutluluğa kabiliyetleri yetmez, beceremezler...
Sayfa 73
Reklam
Sınırlar kurallarla değil sevgiyle çizilmeli.
Sayfa 73
Küçük çocuklar gibi olamazsanız göklerin krallığına giremezsiniz.
Sayfa 69
''Sana daha önceden de söylemiştim Gertrude: Gözleri olan insanlar bakmayı bilmezler. Bunun üzerine kalbimin derinliklerinden şu duanın yükseldiğini işittim: ''Tanrım zekilerden esirgediklerini alçakgönüllülere bahşettiğin için sana şükürler olsun.''
Sayfa 60
''Senib gördüğün kadar güzel değiller, sevgili Gertrude.'' ''Bana o kadar güzel olmadıklarını söylemeyin.'' ''Senin gördüğün kadar güzeller.''
Sayfa 59
Reklam
Kendimi bu mukayeselere kaptırıp gitmişim, Gertrude'ün Neuchâtel'deki konserden ne kadar keyif aldığını bahsetme- yi unutmuşum. Tam da Pastoral Senfoni'yi çalıyorlardı. "Tam da" diyorum çünkü malum, bundan başka hangi parçayı ona dinletmeyi daha fazla isteyebilirdim ki? Konser salonundan çıktıktan sonra Gertrude epeyce bir süre dut yemiş bülbül gibiydi. "Gördükleriniz sahiden bu kadar güzel mi?" diye sordu aniden. "Ne kadar güzel mi canım?" "Şu Dere Kenarındaki Sahne kadar..." Hemen cevap vermedim, çünkü aklım dünyayı olduğu de- ğil, olma ihtimaline sahip olduğu, kötülüğe ve günaha yer olmayan hâline boyayan tarifsiz armonilerdeydi. Henüz Gertrude'e ne kötülükten ne günahtan ne de ölümden bah- setmeye dilim varmıştı. "Gözleri olan insanlar mutluluk nedir bilmezler..." diye- bildim sonunda. "Fakat gözleri olmayan biri olarak ben, duymanın verdiği mutluluğu biliyorum!" diye yanıtlayıverdi beni.
Sayfa 35
Fakat bir gün onu Neuchâtel'e götürüp konser dinletme şansına sahip oldum. Senfonideki her enstrümanın oynadı- ğı rol sayesinde renk konusuna tekrar değinebildim. Bakır, yaylı, üflemeli çalgıların çıkardığı seslerin çeşitliliğine, her birinin kendine göre farklı yoğunluklarda en kalınından en tizine kadar tüm ses perdelerini çıkarabildiğine dikkatini çektim. Doğadaki renkleri de aynı şekilde tasavvur etmeye davet ettim. Kırmızı ve turuncu tonları boru ve trombonların, sarı ve yeşil tonları kemanların, çelloların ve basların, mor ve mavi tonları flütlerin, klarnetlerin ve obuaların çıkardığı türlü sesleri anımsatıyordu. O andan itibaren şüphelerini derin bir haz aldı.
Sayfa 33
Sonrasında bana anlatınca öğrendim: Kuşların ötüşünün tamamen ışıktan kaynaklandığını hayal eder, sıcaklığın yanaklarını ve ellerini okşadığını hissedermiş. Bunun üzerine kafa yormamış bile. Nasıl su ateşin yanında kaynamaya koyuluyorsa ona göre sıcak havanın şakıması da gayet doğalmış. İşin aslı, onunla ilgilenmeye başladığım güne kadar hiçbir
Karanlık dünyasının sınırlarını içinden hiç çıkmadığı odanın duvarları belirlemişti. Yalnızca yaz günleri, kapı aydınlık dünyaya açık kaldığında, en fazla o eşiğe kadar ilerlemeye cesaret edebilmişti.
Sayfa 29
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.