Ey Kerim!
Yolumu kesti nefis ile şeytan.
Senin rahmetindir benim şefaatçim.
Yapmadan önce beni dünyada toprak,
Umarım arındırırsın beni günahtan.
Alacakken canımı bedenden,
Gönder beni iman nuruyla dünyadan.
Ey padişah! Bağışla suçlarımızı. Günahkârız biz, affet sen. İyilik edersin sen.
Biz kötü ettik;
işledik sayısız suç.
Günaha girdik gece gündüz.
Gafil kaldık
“Ve alınlarının saçlarından, ayaklarından yakalanırlar”
âyetinden
Kaldık daima isyan içinde.
Uyduk nefis ile Şeytana. Geçmedi günahsız bir saatimiz. Yapmadık gönül huzuruyla ibadet. Kulun yüzü kara,
isyanla gelmiş dergahına. Mağfiret ummada lutfundan. Buyurdun çünkü sen
“Umut kesmeyin Allah’ın rahmetinden”. Engin olur senin lutuflar denizin.
Umutsuz kalır rahmetinden ancak Şeytan. Ey kerim!
Yolumu kesti nefis ile Şeytan.
Senin rahmetindir benim şefaatçim. Yapmadan önce beni dünyada toprak, Umarım arındırırsın beni günahtan. Alacakken canımı bedenden,
Gönder beni iman nuruyla dünyadan.
Ebû Hâmid Ferîdüddîn Muhammed Bin Ebî Bekir İbrahim-i Nişâburî, Horasan selçuklularının son zamanlarında büyük bir ihtimalle 1174'te Nişabur'da dünyaya geldi ve 1248'de bir Moğol askeri tarafından şehit edildi.
Eczacılık ve tıpla meşgul olduğu için "Attar" lakabını aldı ve bu lakapla meşhur oldu. Büyük bir âlim, çok güçlü bir şair ve ilahi aşkı en güzel dile getiren bir sufi idi.
bû Hâmid Feridüddîn Muhammed b. Ebi Bekrİbrahim-i Nîşâbûri, Horasan Selçuklularının son zamanlarında, büyük bir ihtimalle 1174'te Nişabur'da dünyaya geldi ve 1248'de bir Moğol askeri tarafından şehit edildi.Eczacılık ve tıpla meşgul olduğu için "Attâr" lakabını aldı ve bu lakapla meşhur oldu.
Büyük bir âlim, çok güçlü bir şair ve ilâhî aşkı en güzeldile getiren bir sûfì idi.