Antal Szerb, Macar edebiyatının en önemli yazar, eleştirmen ve tarihçilerinden birisi olup A Pendragon Legenda (Pendangron Söylencesi) ve Utas es Holdvilag (Yolcu ve Ay Işığı) adlı romanları ile ün kazanmış.
Bu kitabı tesadüf buldum ve bulduğuma öyle memnun oldum ki...
#pendragon galler dilinde “ejderha başı” anlamına geliyormuş. Kitabın içine girdikçe lirik anlatımı ile ilk sayfalardan dahil oluyorsunuz aristokrat İngiltere’sine. Bununla kalsa iyi.
Ortaçağ karakterlerinin şatoda gezindiğine, masaların tango yaptığına şahit olmanız da cabası.
“ My way is to begin with the beginning.” demiş Lord Byron diye başlayan cümlesiyle Janos Batky, okuduğu kitabın gerçek olması, gizemli kapının 120 yıl sonra açılmasıyla tarihin derinliklerinde gezmeye başlıyor.
Geçmiş, din, gizem, büyü,simya, gençlik arayışı, gül haç gömütü, lahitler, nedensellik gibi konular var kitapta.
Ortaçağın bilimsel gerçeklere karşı katı tutumunun, düşünce devrimi olan Rönesans’la sona ermesinin ardından bir şekilde devam eden mistisizm kavramını çok sorgulamış yazar. İngiliz aristokrasisinin düşünce, davranış, edinimleri üzerine satirik tarzıyla bir toplumu ve o toplum üzerinden insanlığı sorgulayan bir kitap yazmış.
Hissettiğime gelince, bilim önemli kavram kim ne derse desin. Bilimin gerçeği doğrultusunda ilerlemek, toplumsal geleceğe yatırım bir nevi
“Dünyadaki en ‘ hayaletimsi’ şey hayalet diye bir şeyin olmamasıdır. Her şeyin bir anlamı vardır.” diyor yazar.
Hayaletsiz günlere...
