Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Popülist Akıl Üzerine

Ernesto Laclau

Popülist Akıl Üzerine Gönderileri

Popülist Akıl Üzerine kitaplarını, Popülist Akıl Üzerine sözleri ve alıntılarını, Popülist Akıl Üzerine yazarlarını, Popülist Akıl Üzerine yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumsal zemin, benim görüşüme göre, bütünüyle içkin olarak ya da aşkın bir yapının sonucunda yapılanmaz, fakat başarısız aşkınlık diye adlandı­rabileceğimiz bir şey aracılığıyla yapılanır. Aşkınlık toplumsalda yok­luğun varlığı biçiminde görünür. Toplumsal bir kurucu eksiklik etra­fında örgütlenir.
Sayfa 266 - Epos, 2007Kitabı okudu
İmparatorluk’un yazarları, toplumsal antagoniz- maların kaynağına ilişkin tutarlı bir açıklamaya sahip değillerdir. En çok yapabildikleri, bir çeşit Spinozacı conatus (girişim) olarak, in­sanların doğal ve sağlıklı isyan etme eğilimlerini varsaymaktır.
Sayfa 265 - Epos, 2007Kitabı okudu
Reklam
Eğer önsel bir çerçeve, hangi varlıkların radikal yatırımın nesneleri olacağını belirliyorsa, bir objet petit a üzerine radikal yatırım da olamaz.
Sayfa 264 - Epos, 2007Kitabı okudu
Hardı ve Negri 'nin yaklaşımları, 1960’lardaki ltal yan operaismo'sunun [bir işçicilik biçimi] en kötü sınırlılıklarını gös­terir.
Sayfa 264 - Epos, 2007Kitabı okudu
Sos­yalist gelenek, uzun dönemli kestirimleri olanaklı kılan zorunlu yasaların işleyişine dayanan bir tarih anlayışının ve onun toplumsal fail­lerin katı sınıf konumları etrafında kuruldukları kavramının sonucu olarak, taktiklerin stratejiye tam bağımlılığını savunmuştur. Ancak bugün, geleceğin olumsal çeşitlenmelere açık olduğunun görülmesi ve toplumsal aktörlerin heterojenliğinin giderek daha çok tanınması nedeniyle, strateji ve taktikler arasındaki ilişki tersine dönüyor: Stra­tejiler, zorunlu olarak, daha kısa dönemlidir ve taktik müdahalelerin özerkliği artmaktadır. Ancak bu, Hardı ve Negri'yi aşırı - ve benim görüşüme göre yanlış - bir sonuca itmiştir: Strateji bütünüyle orta­dan kalkarken, bağlantısız taktik müdahaleler kasabadaki tek oyuna dönüşür
Sayfa 264 - Epos, 2007Kitabı okudu
Bana göre birli­ğin heterojenlikten doğması, eşdeğerlik mantıklarının kurulmasını ve boş gösterenlerin üretilmesini varsayar. İmparatorluk'ta bu, insanla­rın baskıya karşı doğal mücadele eğilimlerinden kaynaklanır. Birisinin buna Cennet'ten bir armağan ya da içkinliğin bir sonucu demesi hiç fark etmez. Deus sive Natura (Tanrı ya da Doğa) Önemli olan, Hardt ve Negri'nin bu soruna yaklaşımlarının onları politik süreci ha­fife almaya yöneltmiş olmasıdır. Eğer doğal bir isyan eğilimi varsa, isyanın öznesinin politik inşasına hiç ihtiyaç yoktur.
Sayfa 263 - Epos, 2007Kitabı okudu
Reklam
Yazarlara göre baskılananların isyan et­mesi doğal olduğu için, bunların birliği de basitçe kendiliğinden bir yakınlaşma eğiliminin ifadesidir. Birlik, Cennet'ten bir armağan ola­rak, onların kuramında bizim hegemonik eklemlenmeye ayırdığımız yeri işgal eder. Dikey olarak ayrılmış mücadeleler yatay olarak bağ­lanma gereksinimi içinde olmadıklarından, her politik inşa kaybolur. Çokluğun ortak bir amaç etrafında birleşmesini sağlayan tek ilke, Hardt ve Negri'nin ''karşı olmak'' adını verdikleridir: bu, her şeye, her yerde karşı olmak meselesidir. Amaç, evrensel terk ediştir. Bu sü­reç, zaten, sınırların bir tarafından diğer tarafına insanların göç benze­ri kök salma hareketleri aracılığıyla sürmektedir.
Sayfa 262 - Epos, 2007Kitabı okudu
Radikal içkinlik, Hardt ve Negri'ye göre, en yüksek görünebilirlik noktasına, imparatorluğun, sınırları olmayan ve - eski emperyalizme aykırı biçimde - merkezi olmayan bir varlığın, kurulmasıyla ulaşır. Bu biçimden yoksun ama kendinden tanımlı tamlığın özellikleri, imparatorluğun mezar kazıcısı olarak çokluğa, Marx'ın kapitalizm tarafından, evrensel sınıf proletaryanın ortaya çıkışına bir prelüd olarak meydana getirilmiş evrenselleşme betimle­mesini andıran bir biçimde, geçirilir.
Sayfa 262 - Epos, 2007Kitabı okudu
Laik bir içkin­cilik, ancak, evrensel bir mekanizmanın işleyişini ve belli bir nokta­da evrensel tarihsel aktörün ortaya çıkışını gerektirir. Ancak her şey, bu evrenselliğin kısmi politik olarak inşa edilmiş bir evrensellik ya da altta yatan kendiliğinden bir evrensellik olarak anlaşılma biçimi­ne bağlıdır.
Sayfa 261 - Epos, 2007Kitabı okudu
Zizek, toplumsal aktörlerin kimliğini son kertede belirlenimin ''tarihsel önseli'' içinde oturturken, Hardt ve Negri böylesi bir aşkın onto­lojik ayrıcalığa yormaktan kaçınmaktadırlar. Onlar için, bütün top­lumsal mücadeleler, bağlantısız da olsalar, ''çokluk'' dedikleri bir kur­tarıcı öznenin kurulmasında yakınlaşırlar.
Sayfa 261 - Epos, 2007Kitabı okudu
Reklam
Zizek hegemonik mantığı stratejik politik düşünceye uyarlamayı reddettiğinden, çıkmaz bir sokakta sıkışıp kalır. Bütün kısmi mücade­leleri ''sisteme'' (bu ne demekse) içkin olmalarından ötürü kovmak zorundadır; ''Şey'' elde edilebilir olmadığı için de anti-kapitalist mü­cadelesi için elinde hiçbir somut tarihsel aktör olmaksızın kalakalır. Sonuç: Zizek, herhangi bir kurtuluş öznesi kuramı sunamaz. Aynı zamanda onun sistemli bütünlüğü, bir temel olarak, kapalı biçimde kendi içsel yasalarınca düzenlendiğinden, tek seçenek bu yasaların kendi sonuçlarının toplamını üretmesini beklemektir. Bundan dolayı, [sonuç] politik nihilizm.
Sayfa 259 - Epos, 2007Kitabı okudu
Hakikat şudur: Ekonomi, toplumdaki başka her şey gibi, toplumsal mantıkla­rın üstbelirleniminin odağıdır ve onun merkeziliği, toplumun maddi yeniden üretimi, diğer kertelerden daha fazla toplumsal süreçlerde yansımalara sahip olduğu açık gerçeğinin sonucudur. Bunun anlamı, kapitalist yeniden üretimin tikel, kendini tanımlayıcı bir mekanizma­ya indirgenebileceği değildir.
Sayfa 258 - Epos, 2007Kitabı okudu
Hege­monya mücadelesine giren öğelerin özünde eşitsiz oldukları iddiası, kesinlikle aynı fikirde olacağım bir iddiadır - hegemonya kuramı, tam olarak bu eşitsizliğin kuramıdır. Fakat Zizek, tarihsel değil, aşkın bir sav sunmaktadır. Ona göre, her olası toplumda bu belirleyici rol, zo­runlu olarak ekonomiyle örtüşür (bu noktada, 1960'Iarın naif ''son kertede belirlenim'', ''hakim rol'', ''göreli özerklik'' vb. ayrımlarına geri dönüyoruz). Zizek'in klasik Marksizme doğru boş jesti hakkında söyleyebileceğim ilk şey, onun Freudcu üstbelirlenim kategorisi­ni yanlış kullanmakta oluşudur. Freud'a göre, üstbelirleyici kerte, bü­tünüyle kişisel tarihe bağlıdır - kendinde ve kendisince üstbelirleyici olan hiçbir öğe yoktur. Ancak eğer Zizek, şimdi bize kimi öğelerin tarihsel olarak önsel, üstbelirleyici olmaya önceden yazgılı olduğunu söylüyorsa, o zaman bütünüyle Freudcu kampı terk ediyor - aslında Jung'a daha yakın duruyor.
Sayfa 258 - Epos, 2007Kitabı okudu
Laclau / Zizek
Zizek’e göre, ben, kapitalizmin bir heterojen özellikler çokluğunun konjonktürel ve tutarsız bileşimi olduğunu iddia ediyorum. Söy­lemek gereksiz, ben asla böylesine aptalca bir şey söylemedim. Ger­çekte söylediğim şey - ve bu bütünüyle farklıdır - , toplumsal bir olu­şum olarak kapitalizmin tutarlılığının meta formuna içkin çelişkilerin mantıksal bir çözümlemesinden çıkarsanamayacağıdır, çünkü kapita­lizmin toplumsal etkililiği, onun kararsız iktidar ilişkileri aracılığıyla kontrol edebildiği, fakat kendi iç mantığından türetilemeyen hetero­jen bir dışarıdakiyle ilişkisine bağlıdır. Başka bir deyişle, kapitalist egemenlik, öz-belirlenimsel, kendi formundan türetilebilir değildir, fakat hegemonik bir inşanın sonucudur; öyle ki, onun merkeziliği, toplumdaki diğer şeyler gibi, heterojen öğelerin üstbelirleniminden gelir. Bu nedenle, güçler ilişkisi gibi bir şey toplumda var olabilir - Gramscici anlamda ''mevzi savaşı''.
Sayfa 257 - Epos, 2007Kitabı okudu
Slavoj Zizek
“Hegemonik bir mücadeleye dahil olan bütün öğelerin ilkece eşit olduklarını kabul etmemekteyim: (ekonomik, politik, feminist, ekolojik, etnik vb.) mücadele dizileri içinde, her zaman bir tanesi [sınıf savaşı] vardır ki, zincirin bir parçası olmakla birlikte, örtük biçim­de bu zincirin ufkunu üstbelirlemektedir. Evrenselin tikel tarafından böyle kirletilmesi, hegemonya mücadelesinden daha güçlüdür. . . .Bu, çok sayıda tikel içeriğin hegemonya için mücadele edeceği ala­nın ta kendisini önceden yapılandırır.”
Sayfa 255 - Epos, 2007Kitabı okudu
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.