En Eski Radarın Anahtarı kitaplarını, en eski Radarın Anahtarı sözleri ve alıntılarını, en eski Radarın Anahtarı yazarlarını, en eski Radarın Anahtarı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'Hababam Sınıfı'nın Yazarından Yurdum İnsanını Anlatan Kısacık Öyküler...
Radarın Anahtarı, Rıfat Ilgaz'ın 21 kısa öyküden oluşan bir kitabı. İçinde yurdum insanını esprili bir dille anlatan kısa kısa öyküler var. Başlangıçta ilk birkaç öyküyü anlamlandırmakta zorlansam da git gide hoşuma gitmeye başladı ve sanıyorum iki gün gibi kısa bir sürede kitabı bitirdim. Bu kısa mı kısa ama esprili 21 öyküden bana göre en dikkat çekenleri; Kurban Kanı, Öksürük, Sokakta Kaldık, Kaldırım Mühendisi, Paris'ten Son Gelen, Gele Atıyoruz, Yağcılık, Eğer Batacaksa, Eskiler Alayım, İngilizler Neye Güler? Bizde Bayram mı Ararsın? Radarın Anahtarı... Biliyorum 21 öykünün yaklaşık yarısının adını yazdım buraya... Neredeyse hemen hemen hepsi bizden manzaralar içeriyor. Özellikle 'Paris'ten Son Gelen' öyküsü, ülkemiz aydınlarının -özellikle bu topraklara ait ne varsa beğenmemeye baştan hazır olanlarının- dışarının her şeyini kabul etmeye dünden razı hallerini nüktedan bir dille ortaya koyuyor. 'Yağcılık' öyküsü örneğin, bir köşe yazarının kalemini satmasını ironik bir dille ortaya koyuyor. 'Bizde Bayram mı Ararsın?' her işi bir şekilde kılıfına uyduruşumuzu; kitaba ismini veren en sondaki öykü 'Radarın Anahtarı' ise liyakatı konu alıyor. Uzun lafın kısası; kitaptaki her bir öykü bir konuyla ilgili bir şey katıyor okuruna... Keyifli okumalar değerli okur...
Radarın AnahtarıRıfat Ilgaz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201086 okunma
Yağmur duası köyün şanına yakışır biçimde olmuştu. Komşu köylerden de gelmişlerdi. Kurulu yirmi kazan harıl harıl kaynamıştı meydanda. Kendi bulgu, kendi tavuğu el kursağına gitmesin diye kaşık çalan çalanaydı. Tavukların yirmisi kesilmiş, yirmisi de imamın kümesine kapatılmıştı.
Kahvenin önündeki kalabalık daha da artmış. Namazdan çıkan imam da cemaatini takmış peşine gitmişti. Çok ferahtı içi. Başarısızlığını örtecek bahane kendiliğinden çıkmıştı işte... Artık kümesteki kara tavukları keser keser, gönül rahatlığıyla yiyebilirdi.