Rahip Mouret'nin Günahı, Emile Zola'nın yirmi kitaplık Rougon- Macquart serisinin dördüncü kitabı. Zola, Plassans Papazı kitabında işlediği ruhban sınıfı eleştirisini bu kitap ile daha da derinleştirerek ele alır.
Güçlü ve keskin kalemi ile Zola bu romanında kilisenin de ötesine geçerek dini işler.
Plassans Papazı'nın yan karakterlerinden biri olan, manastır öğrencisi Serge Mauret bu kitabının ana karakteridir.
Tamamen Tanrı' ya ve ibadete adanmış bir hayat süren Rahip Mauret, doğa ile iç içe yaşayan, ağaçlar, çiçekler, kuşlar, böcekler hattâ taşlarla arkadaşlık eden genç bir kız olan Albine ile karşılaştığında, aşk ve inanç, doğa ve din arasında büyük bir çatışmanın içine sürüklenir.
Kilisenin ciddi, soğuk, içine kapanık Rahip Mouret'si, Zola'nın muhteşem betimlemeleri ile anlattığı, okuyucuyu sürüklediği o bahçede yalnızca Serge'dir. Tüm sıfatlarından soyunmuş, sadece İnsandır.
Emile Zola'nın en üslupçu ve sembolik kitaplarından biri olarak kabul edilen Rahip Mouret'nin Günahı'nı, değerli Zola kitaplarının çebirmeni Hamdi Varlıoğlu' nun nefis Türkçesi ile okumak çokça keyifliydi.
Kitabın adı:Rahip Mouret'nin Günahı
Yazarın adı:Emile Zola
Sayfa sayısı:384
Tasfirlerle dolu bir kitap bol bol uyudum kısaca uyuyarak okudum.
Hatta bir bölüm vardı ki gerçek mi rüya mı anlayamadım serge kardeşi Desire ile birlikte kilise evinde oturuyor yanlarında bir de Teuse kadın var temizlik işleri yapıyor yemek yapıyor bol bol Rahip Moutet'i fırçalıyor
Sıkılarak okuduğum nadir kitaplardandır İnşallah diğerleri böyle değildir.
Plassans Papazı eserinde yan karakter olan manastır öğrencisi Serge Mouret bu kitabımızın ana karakteri. Serge artık bir rahip olmuştur. İçine kapanık ve duygulu bir çocuktu. Kendisini tamamen ibadete vermiştir. Aşkmış, evlilikmiş, gönül ilişkisiymis falan hepsinden uzak yani. Kendini bundan ne kadar soyutlasa da maalesef istemediği olayların içine düşüveriyor. Albine adında bir genç kızla karşılaşıyor. Sonrasında ise epey bir olaylar yaşanıyor. Büyük bir çatışma içine giriyor.
Zola yine mükemmel bir eser çıkarmış ortaya. Rougon-Macquart serisi gerçekten harika. Her kitapta sülaleden başka kimseler ile karşılaşıyoruz. Bağımsız olarak okunur belki ama baştan başlayıp sırayla gitmek bence daha iyi. Çünkü önceki kitapta yan karakter olan sonraki kitabın ana karakteri çıkıyor. İlla ki önceki kitaplara da ufak bir gönderme oluyor. Ailenin temelini bilip okumak daha iyidir diye düşünüyorum.
O akşam günbatımı huzurlu solgunluğu içinde parlak bir sabahın müjdesini getiriyordu… O zaman ben gündüzün senin istediğin kadar çabuk gitmediğini görüp uyur gibi yaptım. Şimdi artık söyleyebilirim, sen gözlerimden öperken ben uyumuyordum.