Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Rebecca
Daphne du MaurierRebecca Yorumları ve İncelemeleri
Rebecca yorumları ve incelemelerini, Rebecca kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Rebecca puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitabın ilk yarısına kadar birinci tekil ağızdan, geçmişe dönerek anlatılan olayları; şiirsel, gizemini koruyan, kendisinin gündüz düşlerini okuyarak ilerlerken ve sanırım hiçbir şey olmayacak derkeen, olaylar başlıyor. Kitap bittikten sonra ben de yarım kalmışlık ve tamamlanmamış hissi bıraktı maalesef. Kitabın 15 sayfalık sonsözünü okumanızı tavsiye ederim. Okuduğunuzda yazarla ve hayatıyla ilgili birçok enteresan bilgiyle birlikte, kurguyla, karakterlerle ilgili kafanızdaki birçok şey de netleşiyor.
Bu türünün gotik olduğunu düşünerek başladığım, feminist olgular içerdiğini düşündüğüm, ama şu an hangi türe ait olduğunu bilmediğim kitabı; yazarla tanışmak isteyen ve psikolojik gerilim sevenlere, tavsiye ederim.
Şimdi sıra Netfilix de yayınlanan filmini izlemeye geldiiii.
Konusu: Monte Carloda bir otelde çalışan kadın karakterimiz, işvereni Van Hopper sayesinde Bay de Winter’ la tanışır ve evlenir. Manderley malikanesinin bayan de Winter’ i olarak her şey çok güzel başlar. Ama malikaneye gittiğinde hiçbir şey güzel gitmiyor. Çünkü trajik bir kazada ölen eş Rebecca her yerde ölü olsa da karşısına çıkıyor. Malikane çalışanları unutulmayan eski sahibelerini yani Rebeccayı sürekli yeni gelinin gözüne sokuyorlar. Ayrıca komşular da aynı şeyi yapıyor. Rebecca şöyle güzeldi, şöyle yapardı,böyle yapardılarla kızı sürekli kıyaslıyorlar. Kızımız karakter olarak Rebeccanın tam tersi. Sesini çıkaramıyor. Özellikle hizmetçi Mrs. Danvers evin sahibi gibi davranıp kızımızı sürekli ezikliyor. Kızımız da ondan çok korkuyor. Bu şekilde kitap ilerlerken (orada epey bir şok oldum. )hiç beklenmeyen bir olay gelişiyor.
Kitabın kapağını gördüğümde ilgimi çekmişti. Konusunu okuyunca da hemen kitaplığıma ekledim. Diline bayıldım. Kurgusu mükemmeldi. Yazarın doğa ve insan betimlemeleri çok etkileyiciydi. Özellikle Manderley’ i anlatırken orada yaşamış gibi hissettim. Karakterin kitabın sonlarına kadar bir adı yok. Kocasının soyadıyla anılıyor. Bunun sebebini anlayamadım. Çok güzel gotik ve psikolojik gerilim kitabıydı. Kesinlikle tavsiye ederim.
Rebecca'yı belki de çok eskiden okumak gerekiyordu. Bende bir şekilde jane eyre kitabında yaşadığım sıkıntıyı yaşattığını söylemek mümkün. Sınıf atlamak zorunda bırakılan bir genç kızın artık ait olduğu yeni sınıfın mekânı olan kendi malikanesinde yeni adetlere, yeni yaşam biçimlerine adapte olmak için verdiği uğraş, kocasının eski ve ölmüş karısının hayaleti, kendisini çekemeyen insanlar vb. Aslında bir çeşit kâbus bu. Ancak bezmemek de elde değildi.
Gotik romanlardan victoria holt'un yazdıkları bazen çok keyifli gelebilir insana; burada da benzer şeyler var. Holt'un kitaplarında gerilim arayı çok uzatmadan belli eder kendini. Rebecca'da ise bir can çekişme havası var. Bana bu anlamda eskimiş geldi. Bir çok kısmı atılarak daha kısa bir şekilde verilebilse belki daha etkileyici olurdu. ya da ben yanlış zamanda mı okudum? Bir önemi de yok.
Ölümün Gölgesi
Kanla okunmuş bir kitap...
Heyecanla yola çıktığım Mersin yolculuğu, tıpkı bu kitabın sonu gibi büyük bir şaşkınlıkla sonuçlandı. Kitap ve yolculuk ağır adımlarla ilerken bir ölüm peydahlanır beklenmeksizin. Geride bırakmak istemezsiniz ama hayat, rutininin bozulmasına izin vermez. Yolculuk ve sayfalar ilerledikçe hikayenin derinine inersiniz. İndikçe kalp atışlarınız hızlanır, itiraf etme isteği duyarsınız. Ben burada itiraf ediyorum:
Can verdiğin yerde kanın, o sırada okuduğum sayfada bir çiçek kalacak, hikayesi tamamlanmamış küçük adam...
Yıllar önce hazırlıkta ingilizce kısaltılmış metnini okuyup sonrasında Hitchcock yapımı filmini izlemiştim. Yeniden basımını görünce ve hafızamda belli başlı kısımları kalınca yeniden tam metin halinde okumak istedim.
Kitapta dört ana karakter bulunmakta: Rebecca, Maxim de Winter, Mrs. de Winter ve Manderley. Adını bilmediğimiz anlatıcımız, Monte Carlo'da Maxim ile tanışır ve kısa zamanda evlenirler ve birlikte Maxim'in yaşadığı malikanede, yani Manderley de oturmaya başlarlar. Maxim'in eski karısı Rebecca herkes tarafından sevilen, güzel, zeki bir kadındır. Bir kaza sonucu boğularak ölmüştür ve anlatıcımız eve geldiğinde hep onun gölgesini üstünde hisseder. Onun gibi canlı, neşeli değildir aksine içe dönük, tabiri caizse korkak bir karakterdir.
Hikaye bu şekilde başlıyor başlarda biraz durağan olsa da sayfalar ilerledikçe çok hızlı bir şekilde olay örgüsü ve anlatımı ile okuyucuyu içine çekiyor. Malikanenin ve etrafının betimlerini ustalıkla yapıyor Du Maurier. Kitapta tansiyon hiç düşmüyor, gerilim artarak ilerliyor ve sırlar bir bir çözülüyor. Okumanızı tavsiye ederim.
Oldukça ilginç, gotik, gerilim, polisiye ve aşk romanı diyebileceğim bir kitabın paylaşımı ile sizlerleyim.
Kitabın dört kahramanı var. İki kadın, bir erkek ve bir ev.
Kitaba ismini veren kadın kahramanlardan biri olan Rebecca ölmüş ancak kitap boyunca her yerde hep o var. Diğer kadın kahramanın adı ise 600 sayfaya yakın olan kitapta bir iki yerde ancak geçiyor. Rebecca ilk de Winter o ise Rebecca'nın ölümünden 10 ay sonra evlenmiş olan ikinci de Winter. Ölmüş bir kadına kuma gelmek de ayrı bir psikoloji.
Manderley ile kurgunun büyük kısmının yaşandığı ev ve bölgenin adı. Kitaba gotik değerı katan da burası oluyor zaten.
Suçlu birini suçsuz gösterebilmek için verilen mücadele polisiye ve gerilim kısmını oluşturuyor. Okurken bir hayli gerildim doğrusu.
Manderley'e ne oldu?
Rebecca nasıl öldü?
Maksim Caroline yi seviyor mu?
Rebecca nasıl biriydi?
Suç işlemiş olmak, insanı gerçekten suçlu yapar mı?
Gibi sorulara kitap boyunca cevap arıyoruz ve okurken #gerimgerimgeriliyoruz
Yazarın anlatım dili o kadar alıcıydı ve kurgu o kadar merak uyandırıcıydı ki kitabı nasıl okudum bilemedim. Duygudurum tasvirleri, doğa ve insan tasvirleri çok başarılıydı. Özellikle ikindi bayan de Winter'in iç dünyasını ve Manderley'in doğal güzelliklerini okumak çok keyifliydi.
Gotik, gerilim, aşk, polisiye türlerinden birini dahi seviyorsanız bu kitabı okuyun derim.
Hey Rebecca!
Çok güzeldi. Çok....
isimsiz bir kahramanımız anlatıyor her şeyi. Bir ismi yok evet, kitap boyunca ismi var da ben mi anlamadım diye düşündüm. Fakat yoktu, sadece Bayan de Winter olarak anıldı, ona böyle bir kimlik veren Bay de Winter oldu. Peki gerçek Bayan de Winter da kim? Tabii ki Rebecca, yeni Bayan de Winter sadece onun yerine gelen genç bir kız.
Cinayet, aşk, kimlik, biseksüellik... Hepsi çok güzel işlenmiş kitapta. Özellikle kadın kimliğinin ele alınış şekli mükemmel bir ayrıntıya sahip.
Kesinlikle okunulup abartılması gereken bir kitap.
Daphne du Marier'den okuduğum ilk kitap. "Rebecca" yazarın beşinci kitabı. Romanı eşinin görevi dolayısıyla gittiği İskenderiye'de yazmaya başlamış ve İngiltere'de tamamlamış. Mısır'ı sevmemesi, eşinin işi dolayısıyla sürekli katılmak zorunda kaldığı partileri sevmemesi ve o sıralarda hamile olmasından dolayı kitabın ilk taslağını yırtmış ve kitabı yazmaya yeniden başlamış. Kitabı yazdığı zamanlarda da eleştirmenler kendisini çok önemsememiş nedense. Sonradan bir kült eser olmuş "Rebecca".
Kitap dul bir erkekle evlenen genç bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. Erkeğin adı Maxim de Winter, eski eşinin adı da Rebecca. Rebecca, insanlar tarafından o kadar muhteşem bir insan olarak biliniyor ki yeni Bayan de Winter malikanenin çalışanları başta olmak üzere birçok kişi tarafından silik bir karakter olarak görülüyor ve sürekli Rebecca ile kıyaslanıyor.
Ve o efsane malikane "Manderley". Anlatıcı bize orasının çok güzel olduğunu söylüyor.
Çok akıcı bir dili olduğunu düşünüyorum kitabın. Betimlemeler çok başarılı. Anlatıcı kızın (Bayan de Winter) duygularını çok iyi anlattığını düşünüyorum yazarın.
Yıllardır bu tarz kitapları sevmediğimi düşünüyordum (aşk vs. temalı) ama bu kitabı çok sevdim.
Herkese iyi okumalar.
Yaşayanlara karşı mücadele edebilirdim ama ölülere karşı elimden bir şey gelmezdi ki..
Kitaba adını veren Rebecca, trajik bir kazada hayatını kaybediyor.Eşinin ölümüyle ruhsal çöküntü yaşayan Maxime De Winter ,birlikte yaşadıkları Manderley’den uzaklaşmak için yolculuklara çıkar.Tek derdi tanınmış insanlarla arkadaşlık etmek olan Bayan Van Hopper