Hayat yaşanıp gidiyor. Her gün insanlar arasında önemli önemsiz, küçük büyük trajik komik sayısız olaylar cereyan ediyor ve sayısız insan, hayat tasarımlarını kurguluyor. Tarihsel akış içinde olup biten ve düşünülen her şey, ilahi kamera tarafından en küçük ayrıntısı bile atlanmadan levh-i mahfuzda kayda geçiyor. Diğer taraftan insnalar da kayıt tutmaya meraklı. Olayların fotografı çekiliyor, gazete haberi oluyor, sesli görüntülü basında yansımasını buluyor, hatıra kayıtlarına, günlüklere geçiyor, hafızalarda canlılığını koruyor. Kayda alma yöntem ve şekillerden biri de kuşkusuz roman. Romanın diğer kayıt yöntemlerinden farkı, onun olayları ya da tasavvurları olduğu gibi değil; belli bir seçme ve düzenlemeye tabi tutularak, bir bilincin süzgecinden geçilerek, anlamlı ve iç tutarlılığa sahip bir bakış ve görüş açısından yansıtılarak sunulmasıdır.
(Tanıtım Bülteninden)
Nurullah Çetin’in kitabın ön sözünde söylediği gibi bir roman
