Freud’a göre “ rüyalar, akıldışı arzuların hayali olarak tatmin edilmesine yararlar.” Bundan dolayı rüyaların sahip olduğu tek işlev, uykumuza süreklilik kazandırmaktır.
"Semboller olayları ve bilgileri beynimizin verilerine indirgeyip bizim kendimizi aşan ve gözle görüp elle tutamadığımız şeyleri kavramamızı sağlayan araçlardır.”
“Jung, bu konu hakkında şöyle demiştir: ‘Bilincimiz bir geçiş yeridir. Bu nedenle iki yöne doğru da açıktır. Bir yandan bize geçmişteki olayları göstermekte, öte yandan da geleceğimiz hakkında oluşturduğumuz bilinci ve bilgimizi vurgulamaktadır. Bu sonuca varabilmek için bilincimizin, geleceği kendi başına yarattığına inanmamız gerekmektedir.’”
“Freud’un en yetenekli öğrencilerinden olan Jung ve Silberer’in savundukları görüş şöyledir: ‘Rüyalar, kaynakları geçmiş yıllara uzanan arzuları temsil eder ama rüyalar aynı zamanda geleceğe de yönelmişlerdir ve rüya gören kişinin hedef ve düşüncelerine ışık tutarlar.
“Geçen gece rüyamda kelebek olduğumu gördüm. Ama şimdi, bir kelebek olduğunu düşünen bir insan mı ya da insan olduğu nu düşünen bir kelebek mi olduğumu bilemiyorum."
K., tüm hayatı boyunca bu soruların cevaplarını ya da bu sorulara cevap verebilecek insanları aramış, fakat doğru soruları ancak son anda sorabilmiş ve ölüm korkusu ona, sevgi ve arkadaşlığı hatırlatabilmişti. Ne gariptir ki hayata ilk kez ölüm anında inanabiliyordu.