...hancının kendisi de keyifsizdi. Sağlıksız değil, sadece içi boştu. Sönüktü. Yanlış bir toprağa dikilen ve hayati bir ihtiyacından yoksun kaldığı için solmaya başlayan bir bitki gibi.
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir.
Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur.
İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. “Zaman tüm yaraları iyileştirir” sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır.
Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan sakınmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir.
Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir.
''Kalbim nasıl atıyor?'' diye sordu.
''Yavaş ama güçlü'' dedim. ''Güzel bir kalbin var.''
''Bir şeyler söylüyor mu?''
''Duyabildiğim kadarıyla hayır,'' cevabını verdim.
''Öyleyse daha iyi dinle..''
zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır .
klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir .
birinci kapı uykudur
uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm açıdan kaçabileceğimiz sığınak sağlar . bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer . aynı şekilde tramvatik haberler alan birinin bayıldığı olur . zihin ilk kapıdan işte böyle geçerken kendini acıdan korur ..
ikinci kapı unutmaktır
bazı yaralar kısa zamanda kapanmayacak , hatta belki de asla iyileşmeyecek kadar derindir . ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir . zaman tüm yaraları iyileştirir sözü yanlıştır . zaman çoğu yarayı iyileştirir . geri kalan bu kapının ardında saklıdır .
üçüncü kapı deliliktir
bazen insan aklı öyle darbe alır ki kendini delilikte saklar . bu ilk başta öyle gözükmese bile öyledir . gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acıdan saklanmak için zihnin gerçekliği bırakması gerekebilir .
dördüncü kapı ölümdür
son sığınak . öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez , yada en azından bize öyle söylenir ..
“Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır.Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir.
Birinci kapı uykudur.Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar.Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer.Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur.Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur.
İkinci kapı unutmaktır.Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir.Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. ‘Zaman tüm yaraları iyileştirir.’ sözü yanlıştır.Zaman çoğu yarayı iyileştirir.Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır.
Üçüncü kapı deliliktir.Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar.Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir.Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan saklanmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir.
Dördüncü kapı ölümdür.Son sığınak.Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez.Ya da en azından bize öyle söylenir.”