On üç on dört yıl önce Ayşe'nin annesi öldüğünde ev nasılsa aynısı, eskimişi, yıpranmışı, kirlenmişi, iyice acıya bulanmışı... Sanki bir şey onların takviminin önünü kesmişti. Orada öyle, ne ileri, ne geri kalakalmışlardı.
Bir damla tükürüğünün ağzımda bıraktığı tadın, kaybetme korkumun hiçlik aşısını etkisiz kılacağını biliyorum. Bir yılanın dili gibi kaçıyorum dilinden. Dilimdeki varlığı zehrinden. Çünkü tüm sıvıları lanet olası tatlı bir huzura taşıyor bedenimi ve ruhumu. Huzura yakalanıyorum. Ağa düşmüş bir balık gibi kıvranıyorum onun denizinde..