Şa'bi'ye ''Bu kadar ilmi nasıl edindin?'' diye sormuşlar.
''Bıkkınlığı bırakmak, diyâr diyâr dolaşmak, güvercin gibi sabretmek, karga gibi erken davranmak sayesinde'' cevabını vermiş.
Sayfa 48 - (Tezkiretü'l-Huffaz, Zehebi, C. I, s. 71).Kitabı okudu
... (Ebû Hureyre şöyle demiştir): Bir zenci adam,yahud zenci kadın, mescidi süpürür idi. Vefat etti. Peygamber (S) onun hâlinden sordu. Öldü dediler. "Bana haber vermeli değil miydiniz? O adamın -yahuz: o kadının- kabrini bana gösteriniz" buyurdu. Müteakıben o adamın veyâ kadının kabrine vardı ve üzerine namaz kıldı.
Aişe radiyallahu anhadan: Müşarun ileyhaya Nebi-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin hane-i saadetlerinde ne işle meşgul olduklarını sordular. "Kendi ehli-beytlerinin hizmetinde bulunurlardı. Namaz vakti gelince namaza çıkarlardı." cevabını vermiş.
Evinin işi ile meşgul olan bir kimsenin namaz ikáme olununca hemen çıkmak lazım geleceğini ifhâm için sevkedilmiş bir hadis olup zımmında Seyyidü'l-alemin ve fahrü'l müslimin efendimiz hazretlerinin-en küçük hizmetine herkes canfedà olmak isterken ehlinin hizmeti ile meşgul olmakla gösterdikleri fart-i tevázu da meydana çıkıyor. Aişe :radiyallahu anhanın Semail-i Tirmizi'deki lafzı şudur "O da her ferd-i beşer gibi bir ferd idi. Elbisesini temizler, davarını sağar, kendi hizmetçiğini görürdü."
Ebû Saîd el-Hudri radıyallahu anhtan: Şöyle dem iştir: Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Çok sürmez (öyle fenalıklar tahaddüs edecek
ki) bir müslümanın en hayırlı malı -kendi dinini fitnelerden selâmete çıkarmak için- dağ başların da gezdirip (birikmiş) yağmur suyu başlarında güttüğü
davarlar(dan ibaret) olacaktır.”
Habbab radıyallahu anh demirci idi. Kendisini satın alan Ümmü Enmår bir demir parçası alıp ateşte kızdırır ve onun başına yapıştırıp işkence ederdi. Habbab, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme halinden şikayet etti."İlahi! Habbab'a yardım et" diye dua buyuruldu. Derken mevlâtı yani sahibesi Ummu Enmår bir baş derdine müptelâ oldu Istırabından köpek gibi ulumaya başladı. Kendisine dağlanmayı ilaç olarak tavsiye ettiler. Bunun üzerine Habbab'a emreder, o da kızgın demir ile onun başını dağlardı.
(Ummul-mu'minin) Aişe radıyallahu anhadan: Şöyle demiştir: Nebl-iEkrem sallallahu aleyhi ve sellem gece vakti olunca hücre(-i şerife)sinde namaz kılardı. Hücrenin duvarı alçacık olduğu için nás nebiyyullah sallallahu aleyhi ve sellemin (namaz kılarken) şahs-ı mübárekini (yani karaltısını) gördüler.** Birtakım kimseler namaza durup kendisine iktida ettiler. Sabah olunca bu (yaptıkları)ni arzettiler. Ertesi gece (yine gece namazına) kalktı. (Yine) birtakım kimseler kendisine iktidáen namaza durdular. Bu işi iki yahut üç gece (tekrar) ettiler. Ondan sonra(ki gece) olunca Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (evinde) oturdu ve oraya çıkmadı. Sabah olunca bazı kimseler (Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sebebini anlamak için) bunu da arzettiler. (Cevaben) "Gece namazı size farz olacak diye korktum" buyurdu.
Câbir (b. A bdullah el-Ensârî) radıyallahu anhümâdan: Şöyle demiştir: Nebî-i
Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem (nâfile) namazı (seferde) devesi üstünde -deve nereye isterse teveccüh etsin - kılar, bir farz namazı niyet buyurduğunda ise inip kıbleye dönerdi.
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhtan: Şöyle demiştir: (Bir defa) kadınlar,
“Yâ Resûlellah! (Sözlerini dinlemek için) erkeklerden bize meydan kalmıyor.
Kendiliğinden bize bir gün tahsis et” dediler. (Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem) onlara (mîâd olarak) bir gün tayin etti. Kadınlar yevm-i muayyende Huzûr-ı risâletpenâhîye geldiler. O da kendilerine vaaz etti, (bazı şeyler)
emretti. Buyurduğu sözler meyanında, “İçinizden hiçbir kadın yoktur ki
evlâdından üç tanesini (âhirete kendinden) evvel yollasın da, cehenneme karşı onun için bir siper peydâ olmasın” sözü vardı. İçlerinden biri, “İkisi de (öyle
değil mi?)” dedi. (Cevaben), “İkisi de (öyledir)” buyurdu.
Rasûllullah (S), kendi kızı Zeyneb'in, Ebû'l-Âs ibnu'r-Rabî ibn abdişşmes'ten olma kızı Umâme'yi taşıyarak namâz kılardı. Şöyle ki, secdeye vardığı zamân onu yere koyar, secdeden kalktıkça da, onu tekrâr yüklenirdi.