En uzak ülkelerin bile aynı mekanların göz alabildiğine devamı gibi göründüğü bu geniş,düz ovalarda , rüzgârın doğrudan onun beni beklediği yerden geldiğini, bana gelmeden önce onun yüzünü yaladığını , ondan bana gelirken yolda bu sınırları belirsiz buğday, peygamber çiçeği ve gelincik tarlalarından başka hiçbir şeye rastlanmadığını hissederdim; tamamı tek bir tarlaydı sanki ve ikimiz birer ucunda durmuş sevgiyle bekliyorduk ...