Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sakın Aldanma, İnanma, Kanma

Refik Halid Karay

En Eski Sakın Aldanma, İnanma, Kanma Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sakın Aldanma, İnanma, Kanma sözleri ve alıntılarını, en eski Sakın Aldanma, İnanma, Kanma kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geçen gün korkak bir yavru köpek gördüm, vücudunun her tarafı ayrı ayrı İstikametlerde zıngır zıngır titriyordu, ama ne titreme! Katılacak, can verecek zannettim. Bir şey olmadı ..• İnşallah bana da olmaz.
Hani bazı karışık, terletici, üzücü rüyalar vardır; kendinizi mesela gecelik entarisile, yalınayak başıkabak Köprüde görür; utanır, sıkılır; yürür, koşar, fakat birtürlü yolu bitiremezsiniz ... Şayet harp biraz daha uzayım derse bu rüyalar hakikat olacak; başları açık, ayakları çıplak adamlarla sokaklar mahşer yerine dönecek. Çamaşırlarımı altı ay daha garanti edemem; palto ve elbiseler de vapur değil ki tornistandan bir daha tornayide dönsün, sonra tekrar tornistana gelsin; bir çevrimlik canı var. Hulasa çıplaklığa ramak kaldı.
Reklam
Dünyaya Ademle Havva devrinde iğnenin ipliğin icadından evvel gelmediğime pişmanım. Meğerse iğneden muzır alet yokmuş; pala, kama, susta vesaire beşeriyete iğneden fazla fenalık etmemiştir. İğne olmasaydı şu sahte medeniyet kurulmaz; kat kat gömlekler, biçim biçim çamaşırlar; içiçe elbiseler yapılmazdı. İğne olmasaydı vücutlerimiz örtünmeğe alışmıyacağından hastalıklarla kemirilip gitmezdi. İğne olmasaydı moda beliyyesi çıkmaz, dağlarda kurtlar, ağaçlarda kuşlar; evlerde kocalar rahat ederdi. İğne olmasaydı, kadın silahsız kalır, bizi sokamazdı. İğne olmasaydı, onun biraz büyüğü çuvaldız, daha büyüğü olan süngü, hepsinden büyüğü olan mızrak da belki icat edilmezdi. İğne olmasaydı, operatörlük de çıkmaz, hiçten sebeplerle azamız doğranmazdı.
Vücudumuzun elbiseye olan ihtiyacından fazla hissiyatımızın örtüye ihtiyacı vardır. Aksi gibi ben bu cihette de, hissiyat örtüsüzlüğünde de elbiseden daha züğürdüm; göğsümü kapayım derken sırtım açılıyor.
Vergili adamları elbet severim: Toprağın gübrelisini, ağacın meyvalısını, suyun gürünü sevdiğim gibi ... Hamiyetli adamları daha ziyade severim: Taşın madenlisini, otun hassalısını, membaın şifalısını daha ziyade sevdiğim gibi... Vatanını sevenleri ise hepsine tercih ederim: Demire çeliği, çama meşeyi, sise yağmuru tercih ettiğim gibi...
Hulasa kitapsızlıktan boğuluyordum. Nihayet geçen gün, büfenin bomboş çekmelerini -belki kıyıda köşede kalıp unutulmuş bir şey bulunur hulyasile- karıştırıyordum, elime içi resimli, küçük bir kitap geçti. Şöyle bir göz gezdirdim, zevkımden düşüp bayılacaktım; hemen göğsüme bastırdım, merdivenleri dörder atlayıp odama kapandım. Bir eserden ne bekleriz? Heyecan, zevk değil mi, bu kitabın heyecandan tıkanacak gibi olduğum, zevkten bayılmalar geçirdiğim yerleri vardı. Okurken bu kansızlığıma rağmen kan beni boğacak kadar kah kızıyordum, kah, bu musibet devrinde ağzım kulaklarıma varacak derecede gülümsüyordum; kah şaşıp şaşıp kalıyor, kah kalkıp kalkıp oturuyordum.
Reklam
Evet, sakın aldanma, inanma, kanma; bu dünya hile, hud'a dünyası. .. Evvela çoban görünüp başa geçiyorlar, sonra kurt olup sürüyü yutuyorlar
Sakın aldanma, inanma, kanma! Ne aşıkın sazına, ne meb'usun sözüne, ne hacının lafına, ne papazın putuna ... Benim hepsinden ağzım yandı, hepsinden sıtkım sıyrıldı. Yine biri çıkacak: «Müsavat!» diye haykıracak, beş sene sonra Çamlıcadan Kanlıcaya kadar arazi alıp Elmalı bendini kendine havuz yapacak, halkı susuz bırakacak ... Yine biri türeyecek: «Adalet» diye inliyecek, ertesi günü harmanlar yakacak, çiftlikler basacak, adamlar asacak!.. Yine biri gelecek: «Hürriyet!» diye bağıracak; sonra ağzımı dikecek, elimi bağlıyacak, sırtıma binip keyfini getirecek! Yine ne «fazılı muhterem» ler gelecek, ne «kahramanı hürriyet» ler türeyecek, ne «ebbi meşrutiyet» ler doğacak ... Sakın aldanma, inanma, kanma; on senedir aldığın derslerden hala uslanmadınsa adam olacağın yoktur, yazıktır sana ... Ne yeni fırkalara inan, ne tatlı ümitlere kapıl, ne Aliden fayda bekle, ne Veliden iyilik um ... Eski hamam, eski tas, eski nalın, eski tarz ... Zannetme ki katır doğurur, kısır emzirir, kırk yıllık Yani, Kani olur ... Millet aşkına yaya gezeriz diye gelirler, sonra Babıaliden Nafıaya kadar otomobile binerler; su içeriz derler, şampanyaya kanmak bilmezler; kulübeyi kendilerine çok görürler, biraz. geçince saraylara sığmazlaı·, bugün şehre eşek sırtında girerler, yarın tahtırevanla çıkarlar... Bakalım yine ne tüysüzler çullanacak, ne sünepeler sivrilecek, ne solucanlar yılanlaşacak !..
Tatlı lafa yine ökse gibi tutulursun, seyran, diye yola çıkar yine zindanlara sokulursun!..
Reklam
Taç koyacağız derler, külahını kaparlar; dost görünürler, ciğerini yakarlar
Polis zannedeceksin, harami çıkacak; nimet diye gideceksin, tuzak çıkacak; melek görünecek, şeytan çıkacak ... Gözünü açmazsan yine yumurtalar cılk çıkacak! Hulasa artık her sakallıyı baban sanma, her lafa kulak asma, kabadayılığa yekun tut, efeliğe kapılma... Bu benim sana baş nasihatim: Gözünü aç, ayağını tetik at, yine aldanma, inanma, kanma! ..
İki türlü yüzmek vardır: Biri suyu ite ite, öbürü kendini çeke çeke... Yaşamak da böyledir: Benim hayatım birinci kısımdan, ite ite ömür sürüyorum; önlerine çeke çeke yaşayanlar başkarı...Benim talihim dâfi bir talih.
Sayfa 60 - İnkılâpKitabı okudu
238 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.