Satılık İmparatorluk Sözleri ve Alıntıları
Satılık İmparatorluk sözleri ve alıntılarını, Satılık İmparatorluk kitap alıntılarını, Satılık İmparatorluk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Sezai Karakoç
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Madem bir Türk alfabesi aranıyordu, neden İsrail'de 2 bin yıl önceki İbrani hurufatına dönüldüğü gibi milli alfabe sayılan Göktürk harflerine dönülmedi de yabancı olan Latin harfleri tercih edildi?
Türkiye sağlıklı bir akla sahip olacaksa hafızasındaki karanlık kısımları aydınlatmak ve geçmişiyle bir şekilde yüzleşmek zorundadır.
Tarihçilik, orijinal olan ilk kaynağa ulaşma çabasıdır bir yerde.
Cemil Meriç'in bir yerde dediği gibi 3 Kasım 1928' den itibaren kütüphaneler birer"tuğla yığını"na dönecek, 900 yıllık birikimin üzerinden asfalt geçirilecekti. Bir gün önce âlim olanlar ertesi gün, ilkokula başlayan birer öğrenci haline gelecek.
Tarih, kendisine şaşırmadan bakanlardan intikamını çok acı bir şekilde alıyor ne yazık ki!
Şaşırmaya devam.. ne de olsa şaşırmak düşünmektir.
Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda gizli saklı kılınmıştır. Niyet "Allah için namaza, meyyit için duaya..." şeklinde Hafız Yaşar Okur tarafından getirilmiş (nedense niyet metninde yer alan "Resulullah için salavata" kısmını atlamıştır; ben demiyorum, hatıralarında kendisi söylüyor), iftitah tekbirini ise Şerefeddin Yaltkaya "Allahu Ekber" yerine "Tanrı Uludur" diye almıştır.
İsmet’e dikkat etmek lâzım Tevfik Rüştü, zira o inanmadığını bile mükemmel surette planlar ve tatbik de eder.
Sayfa 59 - M.K.AtatürkKitabı okudu
Film gibi Türkiye.
Vaktiyle Enver Paşa için söylenen "Hoş gelişler ola, kahraman Enver Paşa” marşının sözleri “Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa" olarak montajlandı.
Sayfa 11 - TimaşKitabı okudu
Yakın tarihin restorasyonu, daha doğru bir deyimle sağlığına kavuşturulması şarttır.
Alfabe denilen şey, çocuk oyuncağı mıdır ki, ikide bir değiştirilebilsin?
Türkiye'de resmi tarihçiliğin esas işlevinin gerçeğin üzerindeki örtüyü açmak değil, tersine gerçeğin üzerini örtmek olduğunu da tecrübelerimizden biliyoruz.
"Eline çekiç alanın her şeyi çivi olarak görmeye başlaması gibi, resmî ideolojiye her itiraz edeni hain olarak damgalamak ne zamandan beri çağdaşlık oluyor?"
Sayfa 255Kitabı okudu
Yılmaz Özdil gibi Kemalistlerin, daha doğrusu İsmetistlerin âdeta bir kukla muamelesi yaptıkları, itip kaktıkları, hatta hakaret ettikleri Makbule Hanım'ın en affedilmez kabahati, dindar olması ve Tek Parti yönetimine, hele hele İsmetizm'e boyun eğmemekte sonuna kadar direnmesiydi.