Şehadet Bilinci
Hasan EkerŞehadet Bilinci Gönderileri
Şehadet Bilinci kitaplarını, Şehadet Bilinci sözleri ve alıntılarını, Şehadet Bilinci yazarlarını, Şehadet Bilinci yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Resulullah (s.a.v) toplumu bir gemiye benzettiği bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: "Allah'ın ölçülerini muhafaza edenlerle, o sınırlara tecavüz edenler tıpkı bir geminin alt ve üst katında olan insanlar gibidir. Alt kattakiler su ihtiyacı için üst kattakilere gittiklerinde diyorlar ki; biz alt kattan kendimiz için gemiyi delip su alsak size zararımız olmaz ki. Biz kendi bölümümüzü delmiş oluruz. Eğer o üsttekiler onlara mani olurlarsa her ikisi de kurtulur. Yok eğer onların alt kısmını delmesine ses çıkarmazlarsa hepsi de helak olurlar. (Buhari)
Sayfa 57Kitabı okudu
Haddi zatında hiçbir müslüman kendi meşrebinin, hizbinin, partisinin, vakfının ve derneğinin ilkelerini İslam kardeşliği ilkelerinin üzerine çıkarıp evrensel İslam kardeşliğinin boyutlarını daraltmaz. Daraltırsa bu büyük bir vebaldir. Her müslüman, diğer müslümanlarla olan ilişkilerinde kendi hizbinin ilkelerini değil, İslam kardeşliği ilkelerini işletmesi gerekir. İslam müslümanlar arasında "merhamet" ilkesini ele alıyor.
Sayfa 45Kitabı okudu
Biz müslümanlar genelde hep başkalarını müslüman yapmaya ve başkalarını ateşten korumaya çalışıyoruz. Halbuki Cenabı Allah bir ayeti kerime de şöyle buyuruyor:
"Ey İman edenler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz" (Tahrim; 6)
Sayfa 44Kitabı okudu
Radyo ile televizyonun insan hayatındaki etkisini hepimiz biliyoruz. Radyo sadece kulağa hitap ettiği için hem kulağa hem de göze hitap eden televizyon radyodan çok daha fazla insanları etkiliyor. Aynen bunun gibi; konuşmak sadece insanların kulağına hitap etmektir. Hem konuşmak hem de konuştuklarımızı yaşamak ise göze ve kulağa yönelik olduğu için daha tesirlidir.
Sayfa 32Kitabı okudu
"Gözü dünyaya takılmış insanlar zirveye bakamazlar ve gözü alçağa alışmış insanlar zirveden ürkerler."
Sayfa 90 - Denge YayınlarıKitabı okudu
Bilinç serisi
'' Nefsim demekten kendimizi kurtaramadığımız ve nefsimizin dizginlerini elimize alamadan yola çıktığımız zaman her defasında nefsimizin ayaklarımıza dolandığını göreceğiz. Nefsimizdeki cahili damarları, birileri gelip de o damarlara basmadıkça biz bile fark edemiyoruz. Dışarıdan bakan birisi biz son derece donanımlı ve seviyeli bir müslüman olarak görüyor. Bir müddet ilişkiler ilerleyip de nefisle alakalı boyutlar kazanıp içimizdeki cahili damarlar boy göstermeye başladığında hayal kırıklığına kapılıyor. Malesef halimiz bu. Mü'minler olarak içimizde basılmamış öyle damarlar var ki, yeter ki biri o damara basıversin, hemen başkaldırıyor. ''
Sayfa 79 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Şehadet Bilinci
'' İlim bir şeydir, fakat her şey değildir, hele mürşid hiç değildir. ilim hakikati aramada sadece bir yoldur. Bu yüzden bilgilenmeyi amaç haline getirip de bilgilendiğimiz zaman her şeyin biteceğini zannetmememiz gerekir.
Ama biz ilmi araç olarak samimi ve ihlaslı bir şekilde öğrenirsek Rabbimiz İnşallah o bilgiyi vesile kılarak bizleri razı olduğu kulların yoluna iletir. ''
Sayfa 69 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Şehadet Bilinci
''...Ben inandığım şekilde yaşamak istiyorum gibi şeyler söylemeye kalkarsanız, kısacası hayatınızın her alanında Allah'a itaat edip hayatın şahitleri olmaya başlarsanız o zaman Mekkeli mü'minlere yapılanların aynısının size de yapıldığını göreceksiniz. Hem de insan haklarını, inanç ve düşünce hürriyetini ve demokrasiyi dillerinden düşürmeyen insanlar tarafından. Adamların düzenine karışmadığınız müddetçe rahat edersiniz. Ama bir de onların düzenlerini değiştirmye/sorgulamaya kalkın bakalım. o zaman yok insan haklarıymış. özgürlükmüş, düşünce hürriyetiymiş, demokrasiymiş... bunların bütün insanlar için değil sadece bazı insanlar (kendileri ve kendileri gibi olanlar) için geçerli olduğunu görürsünüz,öğrenirsiniz. Bu takdirde sizin adınız sadece müslüman değil artık, aşırı dinci, radikal islamcı, yobaz, mürteci, terörist islam fundamentalistleri...vs. gibi isimler oluverir müslümanlara bu tür isimler verenler, müslümanların insanlara ve hayata şahid olmalarını istemeyen kimselerdir. Bunlar tıpkı firavunlar gibi kendilerinin izin verdikleri kadar insanların inançlarını yaşama hakları olduğuna inanan çağdaş firavunlardır. ''
Sayfa 59 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Bilinç serisi
Nur; 22
''Bu ayet inince, Hz. Ebubekir: 'Hay hay! Ben Allah'ın beni bağışlamasını isterim. demiş.' ve Mıstah'a yardıma devam etmiştir.
Dünya hayatımızdaki tüm gayret ve çabalarımız, affedilmiş olarak Rabbimizin huzuruna varmaya yönelik değil midir? Evet. O halde işte affedilmenin yollarından biri: mü'min kardeşlerimizin hata ve kusurlarına karşı affedici ve merhametli bir şekilde yaklaşmak.''
Sayfa 16 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu