Şirkuh, imadeddin ile birlikte haçlılara karşı savaşıyor; Esedüddin (dinin aslanı) ünvanını alıyordu. Eytüb de Necmeddin (dinin yıldızı) olmuştu o savaşlarda.
Nureddin, Mescid-i Aksa'nın fetih heyecanıyla yaşıyor du. Mescid-i Aksa için bir minber yapmış; onu Halep camisine koymuştu.
Minber, Mescid-i Aksa'ya konacağı günü bekliyordu.
Minber, Halep'te; Mescid-i Aksa Kudüs'teydi. Minberi yerine koyacak olanın Halep'e hakim olması gerekirdi. Şimdilik Halep hakimi Nureddin'di. Sonrasını ancak Allah (cc) bilirdi. Kim, dini Haçlı tehdidinden kurtarıp "Selahaddin" olursa minberi yerleştirmek ona düşerdi.
Selahattin, elinde süpürge avluyu bizzat kendisi süpürdü. sonra Takıyuddin geldi, önce kubbe'yi Gül suyuyla yıkadı, sonra kubbe'nin çevresine serpti Gül suyunu. peygamber kokusu geliyordu kubbe ve çevresinden. Miraç bütün canlılığıyla hissediliyordu Kudüs'te. İmamlar, müezzinler, kariler tayin etti Selahattin, ve sandık, sandık Mushaf ve cüz... Mescidlerde Mushaf ve cüzler için yerler yaptırdı. Kur'an sesi yükseliyordu Kudüs mescidlerinin dört bir yanından. Doymalıydı Kudüs'ün taşları Kur'an'a. Her santimde her saniyede İslam hissedilmeliydi Kudüs'te.