Bir aşk hikâyesi etrafında ünlü bir şarkıcının git-gel'li hayatı okuyucuya hatırlattığı bazı kişilikler ve farklı tarihi olaylarla, tarihin daha farklı yazıldığı ve işlendiği duygusunu oluşturuyor.
Atilla, Latife, Fikriye, doğacak çocuğa verilecek isim Kemal.
Değişik bir yazım tarzı, okuyucuyu hem merak ettiriyor, hem kafasını karıştırıyor, hem de hafızasını zinde tutuyor.
Her geçen gün anlıyorum ki bu dünya romantiklere göre değil.Siz insanlar,bir milyon yıl yaşayacakmış gibi davranıyorsunuz.Oysa alt tarafı yetmiş seksen senelik bir ömrünüz var.Bunu da mantıklı olmaya harcıyorsunuz.Bilmiyorsunuz ki hayat aslında provası olmayan bir konserdir.Her gün,ilk defa duyduğun bir şarkıyı çalmaya çalışıyorsun.Hatalar da yaparsın bu yüzden ama emin ol,zerre kadar önemli değildir.Hayat bir caz şarkısı gibidir aslında.Bastığın yanlış nota bile bütün içerisinde bir anlam ifade eder.
Benim bildiğim,umut içermeyen aşk hikayesi olamaz.Umutsuzluk çıplak kalmak gibiydi.Beklentilerden soyunuyordunuz.Striptizden farkı,sonunda çıkaracak bir şey kalmadığında sıranın derinize gelmesiydi.Deri değiştirmenin sürüngenlere bahşedilmiş ayrıcalığını yaşamadan tam bir umutsuz olmanıza imkan yoktu.Ötesine geçebilmek için sabır lazımdı;deri soyulurken duyulan yanma hissine katlanabilmek.Sonuna kadar gidebilenlerin armağanı hiçlikti.
Umudun da umutsuzluğun da olmadığı,beklentiden azat bir hayat