Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selimiye Bir Yokuştur

Oktay Akbal

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sonunda ayrılmak yazgısı olsa da insanın Hoşçakal dediğimiz gibi; buluşmak da var. Yessenin
Hele bir öl! Ortadan kalksın varlığın!.. O zaman dev aynalarıdır seni içine soktukları. Karşılarına alırlar, sen misin, başkası mı, aldırmazlar. Mektupların ellerindedir, yazdıkların, kitapların, okudukların, yarım bıraktıkların, işte o buydu dedirtir. Hele giysilerin, pantolonlar, ceketler, kravatlar da bir değerlendirme aracıdır. Her şey, geride bıraktıkların ellerindedir, göremezsin, ses çıkartamazsın, ben senin, sizin bildiğiniz adam değilim, diyemezsin. Sen çok uzaktasın, gökte mi yerin dibinde mi, yoksa bir uzay yıldızında, daha keşfedilmemiş, gözlerle, dürbünlerle bile görülmemiş bir yerde… ( Sen Kimsin Sen )
Reklam
(...)Ölüm, canlı bir varlıktır yaşayanların gözlerinde. Yakınlarındadır, arkalarında saklanmıştır, köşeyi dönünce karşılarına çıkacaktır. ( Perde Kapansın mı? )
(...)Kâğıda dökülmez bazı şiirler! Sonsuza kadar kalır belleklerde. Yapışmış bir böcek... Anılarda yitip gidene kadar... ( Nar Çiçekleri )
Küllük kahvesinde oturuyordum. Bir şeyler yazıyordum. “Sen nerdesin?” dedi bir ses. Baktım Hüsnü. Bıyıklar, sakallar, sesi, bakışı bir başka, Hüsnü… Yanıma geldi. “Okuyorum yazdıklarını, boşuna” dedi. Marx’ı, Engels’i, Lenin’i mi anımsattı. Öyle geldi içimden. Bir ihtilalci, toplumu değiştirmek isteyen, her şeyi göze alarak… Küçümsedi beni! Anladım Gorki’ler yetmemiş! Bir öncü, bir lider, bir kahraman olmuş Hüsnü. Namazdan, camiden solun öncülüğüne, oradan da hapisliklere, bile bile kaçınılmaz yenilgiye… ( Mahmutpaşa’da Devrimci )
(...)Aynalar yüzümüzü gösterir. İçimizi gösterebilecek ayna var mıdır? Röntgen diyeceksiniz. Tutulmuş bir projektör, yüzeyde kalır, derine inemez. Size gösterdiği bir çeşit kandırmacadır. ( Sen Kimsin Sen )
Reklam
(...)Bir sevdiğim vardı. Sevdiğimi sandığım… Bir gün alıp Boğaz’da güzel bir yere götürdüm. Tepeden seyrediyorduk gelip geçen gemileri… Bir şiir kitabı almıştım yanıma, onu okumak istediğim dizeler vardı. Birer bardak şarap içtik. Açtım kitabı, istediğim sayfayı ararken “Bırak onu şimdi” dedi… Yaklaşıverdi. Başını omzuma koydu. Elimi tutup dudaklarına götürdü. “Niye geldik buralara kadar?” dedi. Birden koptum, kendimden, ondan! Başka biriydi yanımdaki… Elimi çektim ellerinden, başını da ittim. “Tam sana bir şey okuyacaktım, hazırlanmıştım, yerini bile çizmiştim” derken, o kitabı itti öteye… Bir anı işte!.. Belleğime yapışmış duran bir zaman parçacığı… Sonra o gitti, başkaları geldi, o da gitti, yine başkaları… Değiştikçe, hepsi bir tek insan oluyorlardı. Mahallede, okulda, sokakta, işyerlerinde, tekdüze, tek anlam, tek özlem!.. ( Bellek Bir Düşman… )
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.