Hücrem - Salpa - Sanık

Selimiye Üçlüsü

Yılmaz Güney

Selimiye Üçlüsü Gönderileri

Selimiye Üçlüsü kitaplarını, Selimiye Üçlüsü sözleri ve alıntılarını, Selimiye Üçlüsü yazarlarını, Selimiye Üçlüsü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Zulüm mutlaka yenilecektir,”
Sayfa 375 - Güney Filmcilik Yayınları, “Sanık”tan…Kitabı okudu
Her gün, gözleri önünde insanlara eziyet edilirken, işkence edilirken bu denli kaygısız, yalnızca askerliğinin bitmesini düşlemeyi nasıl rahatlıkla yapabiliyorlardı. Neydi onların kafasındaki süzgeç?... Ya çevredeki evler... onlar... elli metre ötelerinde, işkenceye yatırılmış, bangır bangır bağıran, işkence odalarında aç susuz bekletilen insanlardan habersiz, günlük ilişkilerinin en küçük ayrıntıları içinde boğulan, aslında önemsiz olan o küçük ilişkileri dünyanın en önemli sorunları gören... onlar... “Herkes kendi hücresinde yaşıyor... onların da gözleri bağlı... elleri ayakları zincirli... bir gün gerçek birer tutuklu olduklarının bilincine varacaklar... Uzlaşamayacaklar hücreleriyle, zincirleriyle, göz bağlarıyla... kıracaklar... yok edecekler...” Ve hücre duvarlarında yazılanlar doğrulanacak bir gün. “Zulüm mutlaka yenilecektir!”
Sayfa 320 - Güney Filmcilik Yayınları, “Sanık”tan…Kitabı okudu
Reklam
“Sermayenin, gelişen, egemenliğe oynıyan en gerici kesiminin bugünkü gücü, gelişen halk hareketleri karşısında, uzun vadeli hesaplar yaparak çıkarlarını korumaya yetmiyor,” diyordu. “Kısa vadede büyük karlar peşinde koşmak zorundadır o... Bu yüzden kitle hareketleri, grevler, boykotlar, işgaller, halkın uyanışı işine gelmiyecektir. Çünkü kitle hareketleri, artan işsizlik, hayat pahalılığı, kaçınılmaz olarak, kapitalist sömürüyle uzlaşamaz sınıf ve tabakaları, devrimin gerekliliğine inandıracaktır. Peki ne yapacaktır sermaye? Baskıya ve zulüme başvuracaktır. Kendine en uygun siyasi sisteme başvuracaktır. Bunun adı Faşizmdir...” diyordu. “Kahrolsun Faşizm.” “Faşizm şirin bir maskeyle çıkacaktır ortaya. Devrimci, ilerici, yurtsever maskesiyle. İktidardaki güçleri suçlayacaktır ve kendisini hakkı yenilmiş, aldatılmış, sömürülen halkın kurtarıcısı olarak gösterecektir. Geniş kitlelerin desteğini kazanmak için, her türlü alçakça yalanı söylemekten çekinmeyecektir. Ve sözde hedefi, sadece “Komünistler, anarşistler, aşırı uçlar”dır...”
Sayfa 266 - Güney Filmcilik Yayınları, “Sanık”tan…Kitabı okudu
İşte gelişiyor, değişiyor herşey. Tarih, hain ilan edilmiş gerçek kahramanlarla dolu, onu görüyor Salpa. Hukuk!.. İnsanı ezme sömürme hukuku... Tarih... ezenlerin, sömürenlerin, kahramanlık(!) destanlarıyla dolu tarihi... Halktan olanların yokedildiği, halk kahramanlarının hain ilan edildiği tarih… İşte Salpa’ya öğretilen...
Sayfa 224 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”dan…Kitabı okudu
Nereye doğdu Salpa, neyin içine doğdu? Salpa, binlerce yılın alışkanlıkları, yasaları, kültürü, mirası içine büyük ve gizli bir örgütün içine doğdu. Bu büyük ve gizli örgüt onu besledi, büyüttü, okuttu. Nasıl düşünmesi gerektiğini, nasıl davranılacağını saygının, sevginin ölçülerini nedenlerini, korkuyu ondan öğrendi. Dünyaya, insanlara, şeylere
Sayfa 222 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”dan, syf. 222-224Kitabı okudu
Üretime, gelişmeye katkısı olmayan, gelişmenin dokusu olamayan toplumsal ve kişisel bütün ilişkiler, gerici, tutucu ilişkilerdir. Hayatın dinamizmi ve tarihsel akışın doğru çizgisiyle bağlar kuramamış sınıflar, kişiler, geri ilişkiler içinde yerlerini alırlar. İnsan, üretici güçlerin en temel, en önemli unsurudur. Doğa ve toplum çelişkileri, bilince yansır; bir yığın olaydan çıkan dersler bilince yansır... bilinç gelişir... Bilincin sağlıklı gelişimini sağlamak için, hayatın bütün alanlarında, gelişmeyi engelleyen, gerici güçlerin etkisine açık yanlarını nasıl yenecek Salpa?
Sayfa 120 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”dan…Kitabı okudu
Reklam
Doğru hareket edebilmek için doğru düşünmek gerekliydi. Doğru düşünebilmek için de, gerçeklikle kendi arasındaki bütün süzgeçleri, perdeleri, pusları, alıcıları, vericileri, komisyoncuları, yabancı akılları, bilincindeki casusları kaldırmalıydı. Bugüne dek kafasına sokulan değer ölçülerini, yargılarını yıkmalı, herşeye yeniden, maddi gerçeğin kendi değerleriyle, kendi kanunlarıyla bakabilecek sağlığa kavuşmalıydı. Ön yargılardan kurtulmalıydı. Çünkü onlar, ön yargılar, kalıplaşmış düşünce yapısının, değişimi istemeyen güçlerin kapı kopekleriydi; bekçileriydi. Yeni bir olgunun, bir görüşün, tartışma masasına yatırılmadan cezalandırılması, önemsenmemesi için tepkiler gösterirdi... Ön yargılar, gelişmenin en büyük engellerinden biriydi. Onu yıkmalıydı; aşmalıydı...
Sayfa 109 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”danKitabı okudu
Kimdir bu vapur, otobüs, tren, uçak seferlerini, onların yolcularını ayarlayanlar? Kimdir radyolarda falan saat reklamlar, yurttan sesler, filan saat Henry Mancini orkestrası diyen... Kimdir yüzbeş liralık ayakkabıyı ikiyüzdoksana, dörtyüzkırk liralık ceketi altıyüzon liraya fırlatan. Kimdir bu fasulyeye zam, osuruğa zam, sarımsağa zam, ekmeğe zam zam diyen? Kimdir insanları iki onbeşte, dört otuzda, dokuz bilmem kaçta sinemalara, tiyatrolara dolduran? Stadlarda bağırtan kim? İnsanları geleneksel bir telaş ve yetmezlik içinde oradan oraya koşturan, Afrika’ya beyaz kadın kaçıran, namlulara mermi süren, acımasız tetik çektiren, öğrencileri kırdıran, ezen, çocukları ağlatan kim? Dayanılmaz acılar saçan kim? Kimdir sardunyayı, yasemini ve hanımelini sevmeyen? Kimdir gül fidanlarını kıran, akşam sefalarını solduran? Kimdir, bu düşünceleri bilince çıkartan? Kim? Ne?
Sayfa 108 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”dan…Kitabı okudu
(…) kendimi yeniden yaratmalıydım... bir inşaat ustası gibi; yıkarak ve yaparak... sürekli yıkarak ve yaparak...
Sayfa 59 - Güney Filmcilik Yayınları, “Hücrem”den…Kitabı okudu
Bir kısım, varlıklarını korumak için, varlık nedenleri olan düzeni, düzenin yasalarını, gelenek ve göreneklerini, kurumlarını korumak ve sürekliliğini sağlamak için çalışırlar. Bunlar her ülkede azınlıktır, çoğunluğu ezerek, sömürerek yaşarlar... Üretim araçlarının özel mülkiyetine, binlerce yıllık yönetim deneyine, ideolojik, siyasi, toplumsal, askeri, kültürel baskı kurumlarına sahiptirler.. Bir kısım da, düzenin değişmesinde görürler çıkarlarını. Artık eskisi gibi yaşamak ve yönetilmek istemezler. Onları harekete getiren düşünce de kaynağını işten alır. Ve biraz araştırırsak görürüz ki, toplumların gelişmesinin temelinde üretim mücadelesi ve sınıfların savaşı yatar... Bir yanda dünyanın bütün zenginliklerini yaratanlar, diğer yanda bu zenginlikleri sömüren, bu zenginlikleri gerçek yaratıcılarına karşı baskı ve zulüm aracı olarak kullananlar... İşte dikkat etmemiz ve hiç akıldan çıkarmamamız gereken sorun budur. Farklı gelecek için... savaş... SINIFLAR ARASI SAVAŞ...
Sayfa 57 - Güney Filmcilik Yayınları, “Hücrem”den…(sayfa 57-58)Kitabı okudu
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.