Mekan eskilerin hayatında nasıl böyle köklü bir yer tutmuş? Mekanı vatan beklemişler sanki. Oysa bizim nesiller bir yere bağlanmama hususunda anlaşmış gibidir, ne kadar çok gezersen o kadar yaşıyorsun. Tuhaf.
Mahalle medeniyet ile kültürün, milletin asırlar içinde süzüp aldığı ilkelere, tecrübeye, acı ve sevince, ahlâka, mimari ve estetiğe, adalet ve merhamete, hizmet ve hürmete, devlet ile münasebete dayanan bağımsız bir birim idi.
Hakim sermaye ve hakim kültürün, emperyalizmin, onun yerli ortaklarının alafranga dayatmasna ve baskısına dayanamadı, aşağılandı, küçümsendi ve yıkıldı. Yerine ne konuldu?
Kimliksiz ve kişiliksiz, birlikten ve dayanışmadan bihaber, yerli ve milli olana düşman, bireye ve onun nefsanî arzularına dayanan apartmanlar, AVM'ler, siteler.
Birbirini tanımayan, sevmeyen, saymayan insanlar, horozdan korkan çocuklar.
Birlikte yaşamayı reddedip ferdi hayat seçenler özgür olduklarn sanıyorlardı. Böylece zokayı yuttular; sermayenin tüketim ekonomisine esir düştüler.