Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar. Güneş yalnız da olsa, etrafa ışık saçar. Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık. Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar.
Empati yapamıyoruz. Ama yine de benim bunun ne olduğunu bilmem gerek. Mutsuzluk anında bir tür içe kapanmak olduğunu ve içgüdüsel olduğunu kokudan duyumsuyorum. Anne karnındaki güven duygusuna ihtiyaç gibi, öze dönme arzusu sanki diye içinden geçirdi Zac.
Anu yani şeytanın amacı insanlığı yolundan döndürmek, insanın kendisinden daha aşağıda olduğunu göstermektir. Bunun için yandaşlar toplar, hizmetkarlar edinir. Kendisine hizmet edenler yer altında insanoğluna türlü işkenceler yapar. Anu'nun hizmetkarlarından biri de kitle iletişiminden sorumlu olan Zac'tir. Ancak Zac bir süre sonra yaptıklarının doğruluğundan şüphelenmeye, Anu'nun üstünde bir yaratıcının olduğunu, bu yaratıcının tek olduğunu düşünmeye başlar. Bu nedenle insanlar arasında kendine bu konuda yardımcı olabilecek birini arar ve Kevin'a ulaşır. Kevin içinse hayattaki tek gerçek bilimdir. Bilimle ilgili konulara sorgulamadan inanır. Onun için önemli olan tek şey akıl ve mantık işi olmasıdır. Ancak Zac karşısına çıktığında ve ev arkadaşlarının başına tuhaf şeyler gelmeye başladığında Kevin'ın düşüncesi değişecektir.
Bu zorlu yolda Zac ve Kevin el ele verip Anu'yu alt edebilecekler mi?
Gerilim, gizem, macera dolu bir kitaptı. İlk başlarda kitabın içine girmeye biraz zorlanıp sıkılsam da ilerledikçe gerçekten ilginçleşti. Yaşananların ayetlerle de desteklenmesi ayrıca ilgimi çekti ve okumamı kolaylaştırdı. Değişik tarzda bir fantastik, gerilim mitabı arıyorsanız Şeytanın Laboratuvarı'na mutlaka bir göz atın. Bence beğeneceksiniz.
Yüz metre kadar ileride, lacivert renkli erimiş mum ile kaplı görünen, hologram duvarların önüne kadar geldi. Kendinden olan ışıkların yer yer açık mavi göründüğü, yarı saydam duvarın önüne.
Bu duvar sınırdı. İnsanlar ilk hologramı yanlışlıkla geçebilseler bile, duvarın canlıymış gibi bir his veren, kımıldayan ürkütücülüğünü aşamıyorlardı. Daha önce dokunmaya cesaret edebilen bir insanın olmadığı bilinirdi. Ama ilginç ki sesler duvarın hemen ardından geliyordu. Bakışlarını bu sanal perdenin üzerinde dolaştırdı. Ardında biçimsiz gölgelerin yavaş hareketleri, nerdeyse farkedilmeyecek kadar belli belirsizdi. Başını yana doğru çevirip gözlerini kapattı. Farklı bir titreşim algılıyordu. Mabedi gizleyen bu engelin, titreşimleri ve sızan o tuhaf kokuyu önlemesi mümkün değildi elbette.
İlk sayfadın da kitabın içine giriyorsunuz️ Her ne kadar akıl karıştırıcı olsada kurgusuna bayıldım. Spoi vermeden nasıl anlatılır bu eser bilemedim o halde şöyle bahsedeyim şeytan mı iblis mi korku, gerilim, gizem ve macera seviyorsanız tavsiyemdir. Şeytan mı İnsan mı siz karar verin... ayetler bilim derken ben muhteşem bir maceranın içinde buldum kendimi şimdiden sizlere keyifli okumalar dilerim. Tarzı çok farklı....
BU KİTAP, GERÇEK OLAYLARDAN KESİTLERLE KURGULANMIŞTIR.
BU KOKU! İNSAN KANI!
️ @basak_gunay_official
️ @pranayayinlari
#şeytanınlaboratuvarı
#nesrindurgut
#glcnkitaplığı #kitapönerisi #kitapsözleri