Çünkü bir tek sevgi var elimizde;
bunca yıldan damıtılıp gelen...
Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllardan geriye...
Bir tek sevgi olacak bunca telaştan arda kalan...
Ötesi yalan... / Can Dündar
"Bu seninle ikimizin kocaman ve de ağır buğur iki evli hanım olmadan önceki son yatı beraberliğimiz."
İçime o an bir ince sızı düştü.
Çocukluğumuz sona ermişti.
Şimdi de genç kızlık günlerimiz sona eriyordu.
Biliyor musun sevgili defter, biz kızlar espriyi kavrama konusunda çok daha hızlıyız. O her türlü alet edevata aklı eren erkeklere bazı şeyleri nokta virgül anlatmak gerekiyor.
Önce bir dibe vuruyorsun, sonra sanki o savunma mekanizması sana diyor ki, tamam dibe vurdun ama orada kalırsan yok olursun, aklını yitirirsin, hayatın biter. Artık yukarı doğru çıkma zamanı. Ve sen, sırf kendin için boyanmaya, giyinmeye başlıyorsun. Böylece sabahleyin aynaya baktığında karşında çökmüş bir kadın yüzü değil, makyaj yardımıyla iyi kötü toparlanmış bir yüz, taranmış saçlar ve en azından temiz bir bluz geçirmiş genç bir kadın görüyorsun.
İnsanın duygu dünyasında ne garip çelişkiler yaşanabiliyor.
Onu üzen bendim! Bir yanım bunun bitirilmesinin gerekliliğine inanıyordu ve uyguluyordu.
Öbür yanımsa, bir anne şefkatiyle onu bağrına basıp acısını almak; merak etme, güzel günler gelecek diye, onu kucağında sallamak istiyordu sanki.
Çocukken hep büyüyeyim diye dua ederdim.
Ama ben bu duayı ederken,herkes olduğu gibi kalacak,kimse yaşlanmayacak,hastalanmayacak,ölmeyecek sadece ben büyüyüp onlar gibi olacağım sanıyordum.