barındırdığı çileye rağmen hepsi gönüllü düşer yollara. bilim insanlarının sanatçılara göre bir şansları, yaptıkları işin daha kolay ölçülüp tartılabilmesidir. "işte bu radyum, onu ilk ben buldum!" demek yeterlidir. oysa parma manastırı'nı yazan adamın öldükten sonra bile beklemesi gerekmiştir yarattığının parma manastırı olduğu anlaşabilsin diye.
ispanyol edebiyatçılar bizimkilerden üç yüz yıl önce romana başlamışlar. sıradan insanların sıradan yazıları için de aynı tarih farkı geçerli. biz avrupalının yolu yüzyıllar önce anadolu'ya düşüyor, kültürümüze ait bazı ayrıntıları onun yazdıklarından öğreniyoruz. çünkü onlar yazmayı bizden önce keşfetmişler. biz sevgiliye duygularımızı kilimlerle, türkülerle anlatırken onlar aşk mektupları yazıyorlarmış. yöntemler arasında üstünlük ayrımı yapmak doğru değil ama onlarınkinin bugün yazın sanatı dediğimiz şeyle doğrudan ilgili olduğu açık. edebiyat kilimin üzerinde devam etseydi, kuşkusuz biz ileride olacaktık.
dürüst olmak gerekir ki, sadece sanatçıların değil birçok bilim insanının bile asıl derdi, düzenin temelindeki haksızlıktan önce kendi emek gruplarının da kayırılmamasıdır. daha fazlasını elde etmek için güzel beyinlerine güzel bir popoyla aynı değerin verilmesini isteyenlerin sayısı epey fazla.
Okur yüksek rütbeli nutukların boy gösterdiği ortamda esas duruşunu bozmaya bile korkar. Dinlediklerini anlar gibi yapmayı beceren küçük bir azınlık iyi okur olmakla ödüllendirir.