Tennesse Williams'ın yarı biyografik oyunu “Sırça Kümes”, Büyük Buhran Dönemi'nde Amerika'da geçer. Oyunda, 1937'de St. Lois'de yaşayan parçalanmış bir ailenin yoksulluğa karşı verdiği hayatta kalma çabası anlatılır. Oyunun hem kişilerinden biri hem de anlatıcısı olan Tom, bizlerle onu yazar olmak için evden kaçmaya götüren süreçteki anılarını paylaşır. Oyunun sonunda Tom, yazar olmuştur ama hala evden ayrılma kararıyla yüzleşememiştir. Kız kardeşinin anısı her an onu takip eder, “İyisi mi sen mumları bir an önce söndür, Laura” derken bile...
Hiç kuşkum yok ki, psikolojik gerçekliği eserlerine yansıtan bir yazar Tennessee Williams. Yansıtırken de, toplumsal gerçeklerle süreç içinde insanı yakalamaya ve yansıtmaya çalışan bir yazar.
“Sırça Kümes” de, tipik bir Williams örneği. Bir “anımsama oyunu” olmasının yanı sıra, simgesellik yüklü bir aile dramı. Tennessee Williams bu oyununda, insanların gerçeklikle yüz yüze gelme korkusunu, tedirginliğini ana tema olarak seçerken; Tom örneğinde, insanın gerçekle, kendisiyle yüz yüze kalışının üstesinden gelişini vermiş. Tom, annesine ve ablasına karşın, kendi anılarına yenik düşmeyecek, tersine anılarına egemen olacaktır. Tom, yazgısını kendisi çizer; böylece “zamanın insanı yıkıcı etkisi”nden kendini soyutlar, böylece aldatmacadan, (başkaca bir halta yaramayan) 1930'lar “Amerikan tarzı yaşam” düşlerinden kurtulur.