Hayatına dair yeterli bilgi yoktur. İbnü’l-Fuvatî künyesini Ebû Muhammed diye verirken dedesinin adını Muhammed olarak kaydetmişse de bu yanlıştır, çünkü Zencânî, el-Kâfî şerḥu’l-Hâdî adlı eserinin sonunda künyesini ve isim zincirini yukarıda belirtilen şekilde zikretmiştir (Mahmûd Yûsuf Feccâl, XVII/1 [1996], s. 34). Babası İmâdüddin İbrâhim ez-Zencânî önde gelen bir Şâfiî âlimi olup Abdülkerîm er-Râfiî’nin el-ʿAzîz (Fetḥu’l-ʿAzîz) adlı büyük şerhinden özetlemek suretiyle Gazzâlî’nin el-Vecîz’i üzerine Neḳāvetü’l-ʿAzîz adıyla bir şerh yazmıştır (İbnü’l-Fuvatî, IV/2, s. 652; Sübkî, VIII, 119-121; İsnevî, II, 11). Bazı kaynaklarda İzzeddin’in adının babasının adıyla karıştırılarak İbrâhim şeklinde verildiği görülür. İzzeddin aslen Zencanlı’dır ve Tebriz’de yaşamıştır. Daha önce bir süre kaldığı Musul’da edip ve dil âlimi Şemseddin İbnü’l-Habbâz el-Mevsılî’nin derslerine katıldı ve eserini imlâ etti. Onun Horasan bölgesini dolaşarak Buhara’ya gittiği ve tekrar Tebriz’e döndüğü bilinmektedir. İbnü’l-Fuvatî, Nasîrüddîn-i Tûsî Tebriz’e geldiği sırada Zencânî’nin ondan kendisi için astronomiye dair bir eser yazmasını istediğini, onun da et-Teẕkiretü’n-Naṣîriyye’yi kaleme aldığını bildirir. Hayatıyla ilgili diğer bazı ayrıntılar Kâtib Çelebi tarafından eserleri zikredilirken verilmiştir. Buna göre el-Muʿrib’i tamamladığı esnada (637/1239) Musul’da, el-Mebâdî fi’t-taṣrîf adlı eserinin şerhi olan el-Hâdî ile bunun el-Kâfî adlı şerhini bitirdiğinde (654/1256) Bağdat’ta bulunuyordu, ertesi yıl da Taṣḥîḥu’l-miḳyâs’ı yazmıştır. İbnü’l-Fuvatî Zencânî’nin 660’ta (1262) vefat ettiğini belirtirken Kâtib Çelebi 655 (1257) yılından biraz sonra öldüğünü kaydeder ki bu tarihte Taṣḥîḥu’l-miḳyâs’ını kaleme almıştır. İbnü’l-Fuvatî’nin 660’ta Nasîrüddîn-i Tûsî’nin himayesine girip Merâga’daki kütüphanesine yönetici tayin edildiği göz önüne alınırsa onun verdiği ölüm tarihi doğru olmalıdır. Zencânî sarf, nahiv, lugat, meânî, beyân konularında yetkin bir âlimdir ve bu alanlarda önemli eserler vermiştir. Ayrıca tefsir, kıraat, fıkıh ve astronomide de bilgi sahibiydi. Süyûtî yazısının güzel olduğunu söyler. Edebiyat sahasında geniş hacimli birçok eserin telif edilmesinden sonraki dönemde yaşayan Zencânî zamanındaki ihtiyaçtan dolayı bu eserler üzerinde özlü çalışmalar yapmıştır. Bilhassa sarfa dair eserlerine sonraki dönemlerde çok rağbet edilmiştir.