Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sokratis ve Sisteki Gölgeler

Suphi Varım

Sokratis ve Sisteki Gölgeler Hakkında

Sokratis ve Sisteki Gölgeler konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
7/10
1 Kişi
5
Okunma
Beğeni
159
Görüntülenme

Hakkında

(...) Arkasında birinin varlığını hissetti ve başını çeviremeden kafasına sert bir darbe yedi. Kendini yüzüstü denizde buluverdi Alekos. Öyle sert düşmüştü ki başını kayalardan birine vurmuştu. Suda kırmızı kan izleri gördü hayal meyal. Tuzlu su, ağzından, burnundan giriyor, gözlerini ve genzini yakıyordu. Kusmak üzereydi. Öksürdü, paniğe kapılarak doğrulmaya çalıştı. İkinci bir darbeyle, başı tekrar aynı kayaya çarptı. Darbeler arttıkça, su daha da kanlandı. Detektif Sokratis bu kez Makronisi adasında işlenen korkunç bir cinayeti aydınlatmaya çalışıyor. Tarihinde korsanların cirit attığı, artık balıkçılıkla geçinen bu küçük ve sevimli adada neler oluyor?..
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 54 dk.Sayfa Sayısı: 208Basım Tarihi: Ağustos 2021Yayınevi: Maceraperest Kitaplar
ISBN: 9786057447630Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Yazar Hakkında

Suphi Varım
Suphi VarımYazar · 17 kitap
Suphi Varım’ın çocukluğu, İzmir’in beton ormanına dönüşmediği yıllarda, sokak aralarında ve arsalarda Çelik Bilek, Tom Miks, Kaptan Swing ve Zagor olarak geçti. Demek ki hayal gücü zengin bir çocuktu. Ailesi mahalle arasındaki iki katlı evi bırakıp dönemin modernleşme simgesi apartmanlardan birine taşınınca Kulver Kalesi’nden ve Darkwood Ormanı’ndan kopan küçük Suphi, beton blokların arasında ne yapacağını şaşırdı, hüzünlendi. Yerli TV dizilerindeki ifadeler gibi oldu ama idare edin artık. Ne de olsa kahramanımız, annesi ve anneannesiyle birlikte Yumurcak, Sezercik ve Ayşecik türü acıklı filmlere pek sık giderdi. O yıllarda mahalle kitapçısında tesadüf eseri Agatha Christie’nin ‘Ölümün Sıcak Eli’ romanını buldu; okur okumaz da polisiyenin büyüsüne kapıldı. Christie’yi Mickey Spillaneler, Maurice Leblanclar, Carter Dicksonlar, falan filanlar takip etti. Türk Sanat Müziği sanatçıları işe hep Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde başladıklarını söylerler ya, bizimki de bu polisiye ustalarının rahle-i tedrisatından geçerek yola çıktı. Kolej’de kendi kafasındaki arkadaşlarıyla gizli bir dedektiflik bürosu kurup apartman olmayı bekleyen metruk evlere girmeye, dedektifçilik oynamaya başladı. Bu arada söyleyelim ki dersleri tepetaklak gidiyordu. Ne yapsın? Ansiklopedi, polisiye, Rokambol, Fantoma hikâyeleri, çizgi roman okumak, Türklerin Anadolu’yu fethinden ve havuz problemlerinden daha cazip geliyordu ona. Zaman geçti ve genç Suphi Varım, artık Suphi Bey oldu. Yıllarca profesyonel yönetici olarak çalıştı. Yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayıp ekonomi âlimleri arasına katıldı. Hatta bir üniversitede yardımcı doçent olup ders bile verdi. Bu yoğunluk içinde Nezihe’ye kocalık, Sedef’e babalık etmeye çalıştı. Derken, tarihî an geldi ve Suphi Bey, kırk dokuz yaşının baharında Tekaüt Suphi Beyliğe terfi etti. Çocukluk düşlerinin eşliğinde tam gaz polisiye yazmaya koyuldu. Yazar Suphi olarak kendini o küçük Suphi gibi hissediyor artık.