Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Son Büyük Kuşatma 1453

Roger Crowley

En Eski Son Büyük Kuşatma 1453 Sözleri ve Alıntıları

En Eski Son Büyük Kuşatma 1453 sözleri ve alıntılarını, en eski Son Büyük Kuşatma 1453 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kardinal İsidore 26 Ekim 1452 günü Konstantinopolis'te karaya çıktığında yanındaki okçu birliği halk üstünde ciddi bir etki yaptı. Bu küçük askeri güç tatmin edici bir desteğin sadece öncüsü olabilirdi. Birlikten yana gözle görülebilir bir kayma oldu; patlamaya hazır kentte karşıt görüşlerin dengesi bir o yana, bir diğerine gidip gelmeye başladı. Birleşme karşıtları vatanperver olmamakla suçlanıyordu, ama sonra, arkadan gelen başka gemi olmayınca insanlar tekrar Gennadius'a yöneldi, kentte ayaklanmalar çıkmaya başladı.
Sayfa 129Kitabı okudu
Fatih Sultan Mehmet
Mehmet dik başlı, bildiğini okuyan,kasıtlı inatları olan ve neredeyse eğitilemez bir çocuktu.....sonra gittikçe genişleyen bir bilgiye ermeye başladı.Çocuk başarıya yönelik çelik iradeyle eşleşmiş olağanüstü bir zekaya sahipti.Dil öğreniyordu-Türkçe,Acemce ve Arapçayı her yönüyle bilmenin yanı sıra.Yunanca,Slavik diyalektleri,biraz da Latince konuşuyordu.-Ve tarihe ,coğrafyaya,bilime uygulamalı mühendisliğe,edebiyata büyük ilgisi vardı.Olağanüstü bir kişilik şekillenmeye başlıyordu.
Reklam
Kızılelma
Osmanlılar kendilerini ya Osman'ın boyundan gelen anlamındaki adlarıyla, ya da sadece Müslümanlar olarak anıyordu.
Yanan Deniz
Koyu bir karanlığa dalmış olan Avrupa barbarlarının dünyanın arzusu olan kent karşısında ağzı açık kalıyordu.11.yüzyılda gelen Chartesli Fulcher'in tepkisi asırlar boyunca yankılanacak olanların tipik bir örneğiydi; 'Ah ne muhteşem bir kent, ne görkemli, ne ferah; kaç manastır var içinde, geniş caddeleri ve sokakları üstünde safi emekle kaç saray yapışmış, görülmeye değer harika sanat eserlerinin sayısı kaç? Oradaki tüm güzellikleri, altını ve gümüşü, türlü çeşitli giysileri, kutsal emanetleri anlatmak bitkinlik verir insana. Limana giren gemi eksik olmaz ki, böylece o insanlar oraya getirilmedik herhangi bir şeyi arzulayamaz.'
İstanbul'u Düşlemek
Allah, Türk burçlarını yükseltmiş ve onların mülkleri üzerinde felekleri döndürmüştür. Allah onlara Türk adını vermiş ve yeryüzüne ilbay kılmış, hakanları onlardan çıkartmıştır. Dünya uluslarının yularlarını ellerine vermiş, herkese üstün kılmıştır. -Kaşgarlı Mahmut
İstanbul'u Düşlemek
Konstantinopolis'teki bir patrik Bağdat'taki Halife'ye, 'Her ne kadar geleneklerde, davranışlarda ve dinde farklılıklar sunsak da kardeşlik içinde bir ortak yaşam sürdürmeliyiz.' diye yazmıştı.
Reklam
İstanbul'u Düşlemek
Konstantinopolis'in yağmalanmasından iki yıl sonra, Temuçin adında bir kabile önderi iç Moğolistan'daki birbiriyle çekişen göçebeleri organize bir savaş takımı haline koymayı başarıp 'Evrensel Hükümdar' anlamına gelen Cengiz Han adını aldı.
İstanbul'u Düşlemek
Efsaneler Osman'ın yazgı tarafından büyük adam olmaya yöneltildiğini anlatır. Bir gece düşünde 'iki denizin ve iki kıtanın kesiştiği yerde duran, iki safir ve iki zümrüt arasına yerleştirilmiş elmasa benzeyen ve bu haliyle tüm dünyayı çevreleyen bir yüzüğün değerli mücevherini oluşturur gibi görünen Konstantinopolis'i gördü. Kabilesini kahramanlık dolu edimlere hazırlayan Osman, gazi esvabını giyinmişti.' Şansın ve hızlı kavrama yeteneğinin eşit orandaki katkısıyla ülkesini küçücük bir prenslikten düşlerdeki dünya gücüne dönüştürecekti.
İstanbul'u Düşlemek
Fatihler ilerledikçe aldıkları yerlerin Yunanca isimlerini Türkçenin ünlü uyumuyla bağdaşacak şekilde yumuşatıyorlardı. Symirna İzmir, Nicaea İznik oldu; Brusa adının ünsüz harfleri yer değiştirip Bursa halini aldı. Osmanlılar her ne kadar resmi olarak Arapçadan gelme adı olan Konstantiniye'yi kullansa da, Konstantinopolis günlük türkçede -nasıl değişime uğradığı bilinmeyen- İstanbul sözcüğüne dönüşmüştü. ••• Yunanca konuşanlar polis, yani 'kent' ekine alışkın olduğundan Konstantinopolis adını yeğlerdi. Oraya gidecek birisi "eis tin polin'e" yani 'kentin içine' gittiğini ifade ederlerdi ki, bu da Türklerin kulağında İstanbul halinde yorumlanmış olabilir.
İstanbul'u Düşlemek
İlk dönem Osmanlıları 'gazi' tarzını benimsemişti; inancın savaşçıları ünvanına İslamiyet'in yeşil sancağı gibi sarınmışlardı. Az zaman sonra 'sultan' da oldular. Orhan 1337'de Bursa'da yaptırttığı bir kitabede kendini 'Gazilerin sultanının oğlu sultan, Gazioğlugazi, ufukların hakimi, cihan kahramanı' olarak nitelendirdi.
Reklam
İstanbul'u Düşlemek
Ahmedi, 'Gaziler neden sonunda geldi?' diye soruyor ve yine kendisi yanıtlıyordu: "Çünkü en iyi olan her zaman en son gelir. Tıpkı son peygamber Muhammed'in diğerlerinden, tıpkı Kuran'ın öteki kutsal kitaplardan sonra geldiği gibi, gaziler de sonunda yeryüzünde gözüktü."
İstanbul'u Düşlemek
Fransız gezgini Bertrandon de la Brocquiere 1430'larda gözlemlerini şöyle anlatıyor: Çalışkan, erken kalkmayı seven, azla kanaat eden insanlardır(...) Nerede uyuduklarına aldırış etmez, genellikle yere uzanıverirler (...) Atları hastır, masrafsızdır, dörtnala iyi kalkar, uzun süre koşar. (...) Askerlerin üstlerine itaatleri sınırsızdır; (...)bir işaret verildiğinde ilerleyişe önderlik edecek olanlar usulca harekete geçer, diğerleri onu aynı sessizlikle izler; (...) 10.000 Türk öyle bir harekatta Hristiyan ordularındaki 100 adamdan daha az gürültü çıkartır. (...) Çeşitli deneyimlerime dayanarak Türkleri her zaman açık sözlü ve sadık, cesaret gösterme gereği doğduğunda bunda asla geri kalmayan insanlar olarak gördüğümü söylemem gerek.
Sultan ve İmparator
29 Mart gecesi Sultan Murat Edirne'deki saltanat sarayında bir doğumun haberinin kendisine ulaşmasını bekliyordu, uyuyamayınca Kuran okumaya koyulmuştu. Kâfirler üzerinde kazanılacak zaferi vaat eden ayetler içeren Fetih süresine henüz gelmişti ki, bir haberci oğlunun doğduğunu müjdeledi. Çocuğa verilen ve Muhammed'in türkçeleşmiş şekli olan Mehmet adı Murat'ın babasından geliyordu.
Sur ve Top
Mehmet bir kentin surlarını dağıtmaya yetecek büyüklükte gülle atabilecek bir top döküp dökemeceğini sordu ustaya ve kafasındaki gülleyi tarif etti. Urban'ın yanıtı onun duymak isteyeceği türdendi: 'Dilediğiniz gülleyi atabilecek bir top dökerim sizin için. Kentin duvarlarını ayrıntılarıyla inceledim. Topumun atacağı gülleler o surları değil, isterseniz Babil duvarlarını bile darmadağın edebilir. O silahı yapmak için gerekli işgücünü sağlayabilirim, ama... ' Ama usta verdiği garantinin sınırlarını belirleyecek kadar açıkgözlüydü. 'Ama güllenin nasıl yapılcağını bilmem ve bunun sözünü veremem,' demişti. Mehmet ona topu imal etme emrini verdi ve öteki konularla daha sonra kendisinin ilgileneceğini söyledi.
Sayfa 161Kitabı okudu
Kan Sarmalları
Bir gün gelecekteki seferlere dair soru sorulduğunda, "Şuna inanın ki," demişti; "Sakalımın bir teli gizlerimi öğrense, onu kopartıp ateşe atardım."
Sayfa 252Kitabı okudu
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.