İlk kitapta, 15 yaşında tecavüze uğramış, ailesi tarafından sahip çıkılmayan, namus temizleme cehaletiyle tecavüzcüsüyle evlendirilen, bedenen ve ruhen şiddet gören, paranoid şizofren tanısı konularak Mazhar Osman'a tıkılan Songül'ü okumuştuk. Devamı ve ilkinin deşifresi olan bu kitapta, Songül'ün düşüncelerini, akıl hastanesindeki arkadaşlarını, toplumun onlara bakış açısını ve yaşadıklarını yazdığı defterinin, geçirdiği bir sinir krizi sonrası hasta bakıcı Hülya'nın eline geçmesiyle, defterdekileri, yazar arkadaşı Arif Cansın ile otobiyografi kitabı haline getirmeleri, ilk kitapta saçını başını yolmak istediğimiz Songül'ün kızı Emine'nin, kitapta bahsi geçenlerin tanıdık gelmesiyle yazarla iletişime geçmesi ve bir dizi olayla, ortaya çıkan gerçekler anlatılıyor.
Hala okumadıysanız kesinlikle tavsiye ederim.
~
Görünenin arkadasındaki görünmeyen gerçekleri, aklın üstünlüğünü korumaya çalışarak, gerici çoğunluğun bağnazlığına kafa tutarak, ataerkil toplumumuzun tecavüz, aile baskısı, şiddet, cehalet gibi halazır da kanayan yaralarını, farkındalık yaratma gönüllüsü ve bir erkek yazar olarak yazan değerli Arif Cansın 'ın cesaretine hayranım doğrusu...
Yalnız kendisinin akıbeti konusun da iyi şeyler öngörmüyorum. Yazdıklarının doğruluk payından ötürü rahatsız olacak kesimler tarafından kodese tıkılması, bu kitaplarla kaçınılmaz son gibi geliyor bana. Ve bizler de ardından... Sonuçta doğruyu söyleyene, yazana destekte bizi suçlu yapar. Malum ülkemizde fikir özgür'süz'lüğü diye bir şey var.