Gittiğin gün kapattım zihnimin perdelerini ve kimseye dokunmadım .Üzerimde derim bir zırh ,bir sır gibi saklıyorum sen değmiş yerlerimi .Gözlerim dolu dolu ,ağlamaklı şarkılar dinliyorum geceleri .
Nefes nefese uzatıp heceleri eşlik ediyorum günahlara . Bugün ahlar edişimin bilmem kaçıncı günü ,yani raflara kaldırılışı aşkım okunmaya başlanması özlem adlı kitabın .
Ve safları sıklaştırması unutturucularin ,başlı başına çaresiz bir diaspora .
Yad edilmiş ve ürkekçe vadedilmiş hayallerin tek hecelik ilişkisinden doğan sakat çocuklar ; yani sensiz ,rüzgârlı ve soğuk yaz günleri bana bıraktığın cehennemin yasak meyveleri .
Elimdeki sigaranın son nefesi , an meselesi yaktı yakıcak ciğerimi , bir şiir yazayım diyorum bir yandan yakıyorum bir diğerini , nefesi ayrılık kokan gökyüzü ve ıslık çalan rüzgarın sesi varsada içinde insanın bırakmıyor yaşama hevesi.
Sen gittin , ben kaldım , aynı evde , aynı yatakta , aynı bataklıkta , aynı karanlıkta , aynı samanlıkta iğne arar gibi arıyorum gözlerini , koskoca bir şehrin insanları arasında , sahteler ve hepsi maskeli sonra .
Vazgeçip gözaltı torbalarından ne verirlerse alıyorum riske atıp herşeyi , bir fiske atıp gerçeği düşürüyorum şehrin çatlak kaldırımlarını andıran duş kapanlarına seni sesinin daha az kalabalık olduğu bir anda özlüyorum .
Ellerimin ,içinde acıtan birşey var ben ona gurur diyorum .
Issız bir sokakta yağmur yağarken beni vursunlar ,
Ölmenin çok ayıp olduğu bir yasta beni assınlar ,
hemde sormadan son dileklerimi biraz umut olsaydı içimde kendim de keserdim bileklerimi ...
*TUĞBERK SEV*