Cebren ve hile ile düğüne götürülüyorum...
Şaka şaka akraba olunca el mecbur :)
Dönene kadar
Sözün Başladığı Yer şu tatlı etimolojiden tefeül yapayım dedim, az önce farklı bir etkinlik düşünmüştüm ama vazgeçtim. Bu daha basit geldi. 1-333 arası sayı alabiliriz. Alıntı olarak paylaşacağım. Daha önce alıntıladığım bir sayıysa yorumda eklerim.
Aynı hâli paylaşandır. Aynı derdi, kederi, kaderi...Bir diğerinin hâlini anlayandır hemhâl. Günümüzde yerini empati almıştır. Kendini ötekinin yerine koymak demektir.
“İnsan olmak, ötekinin ıstırabıyla hemhâl olmakla başlar.”
Sitâre, Farsça “yıldız” demektir. İngilizce star sözcüğü de buradan gelir. Zamanla dilimizden sitâre gitmiş, yerine star gelmiş.
Fakat bir şiirde yaşamaya devam etmiş sitâre.
“Seninle konuşurken Sitâre
Aklıma yıldızlar dökülüyor”
Anlaşılması, anlatılması en zor kelimelerdendir. Dilimize Arapçadan girmiştir. Kelimenin köküne dair iki iddia var. Birincisi üns/ünsiyet yani alışmak, evcilleşmek, uyum sağlamak. İkincisi nisyan, yani unutmak. İki köke göre de insan kelimesinin anlamı manidar. Neye alışan ya da neyi unutandır insan?
‘ Üzmek; aslında kesmek, koparmak demektir. Sözcük, Eski Türkçedeki üz- kökünden geliyor. Yani birini üzdüğünüzde ondan bir parça koparmış oluyorsunuz. Üzmeyin.’
Güvenme, hakkını birine devretme ve boyun eğme gibi anlamları vardır. Arapça slm kökünden gelir. Selam ve İslam da aynı kökten... Teslimiyet, huzursuz arayışın dingin sonudur. Yola çıkanlar anlar ki arayış tek kapıya çıkar teslimiyete...
‘Umarsız; umursamaz değil, çâresiz demektir. Eski Türkçedeki um- "beklemek, yalvararak istemek" sözcüğünden evrilmiştir. Ummak ve umut da aynı kökten.
Umar - çâre
Umarsız - çâresiz.’
‘Sabır ile sevgi arasında bir bağ vardır. Bu yüzden en çok sevdiklerine sabreder insan. Dilimize arapçadan giren sabır kelimesi genellikle tahammül etmek ya da katlanmak zannedilir. Ancak asıl anlamı; zor durumlar karşısında umutsuzluğa kapılmadan beklemek, şikayet etmeden dayanmak demektir. Zordur sabretmek. Biraz erdem gerektirir birazda güç. Belki de bu yüzden çölde çiçek açmayı bildiği için kaktüse de arapçada sabbâr denmiştir. Sabır, yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır. Tıpkı kaktüs gibi çölün ortasında su yoksa bile çiçek açmaktır’