Bill Gates’le Steve Jobs, teknolojiyle ticaretin kesişim noktasında benzer emellere sahip olmalarına karşın biraz farklı geçmişlere ve oldukça farklı kişiliklere sahiptiler. Gates’in babası tanınmış bir Seattle’lı avukattı, annesiyse çeşitli saygın kuruluşların yönetim kurullarında yer alan bir sivil hareket lideriydi. Gates bölgenin en iyi özel okulu olan Lakeside Lisesi’nde teknolojiye merak sarmıştı; ama asla bir asi, hippi, ruhsal arayışçı ya da karşıkültür üyesi olmamıştı. Gates telefon şirketini soymak için bir Mavi Kutu yapmak yerine okuldaki öğrencilerin ders saatlerini ayarlayan bir program yazmıştı ve bu sayede istediği kızlarla aynı derslere girebilmişti, ayrıca yerel trafik mühendisleri için bir araba sayım programı yazmıştı. Harvard’da okumuştu ve okulu bırakmaya karar vermesinin sebebi bir Hint guru sayesinde aydınlanmak değil, bir bilgisayar yazılım şirketi kurmaktı.
Sanat tarihiyle ilgilenen Sculley, Metropolitan Müzesi’ne gitmelerini istedi; amacı Jobs’ın sahiden başkalarından bir şeyler öğrenmeye gönüllü olup olmadığını anlamak için küçük bir test yapmaktı. “Bilmediği bir konuda bir şeyler öğretilmesine nasıl tepki vereceğini görmek istiyordum,” diye anımsıyordu. Yunan ve Roma antikalarının arasından geçerlerken Sculley İÖ 6. yüzyıldaki Arkaik heykel sanatıyla bir yüzyıl sonraki Perikles dönemi heykellerinin arasındaki farkı açıklamaya girişti. Üniversitede tarih eğitimi almamış olan ve ufak tefek tarihsel bilgiler edinmeye bayılan Jobs, bu konuyla ilgilenmiş gibiydi. “Çok parlak bir öğrencinin öğretmeni olabileceğim hissine kapıldım,” diye anımsıyordu Sculley. Birbirlerine benzediklerini düşündü yine. “Onda gençlik halimi gördüm. Ben de sabırsız, dikkafalı, küstah, aceleciydim. Fikirlerle doluydum ve başka hiçbir şeyi umursamıyordum genellikle. Ben de beklentilerimi karşılamayan insanlara karşı tahammülsüzdüm.”
"Eh, bence meseleye başka bir açıdan bakabiliriz Steve. Bence asıl durum şu: İkimizin de Xerox adlı zengin bir komşusu vardı; ben adamın televizyonunu çalmak için evine girdim, ama bir baktım ki sen zaten çalmışsın."