Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilinçdışınız Davranışlarınızı Nasıl Yönetir?

Subliminal

Leonard Mlodinow

Subliminal Gönderileri

Subliminal kitaplarını, Subliminal sözleri ve alıntılarını, Subliminal yazarlarını, Subliminal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan davranışı, hem bilinçli hem bilinçdışı düzeyde, sonsuz bir algı, duygu ve düşünce akışının ürünüdür.
Carl Jung insani deneyimlere ilişkin bilgi edinmek için rüyaları ve mitolojiyi incelemek gerektiğine inanır. Jung, tarihin uygarlığımızda vuku bulmuş olayların hikâyesi; rüyalar ve mitlerin ise insan yüreğinin zamanı ve kültürleri aşan dışavurumları olduğuna işaret etmiştir.
Reklam
Kültürümüz durumları siyah ve beyaz diye tanımlamayı sever. Kötü adamlar yalancı, samimiyetsiz, açgözlüdür. Onlara tem tersi niteliklere sahip kahramanlar karşı koyar. Fakat gerçekte, suçlulardan açgözlü idarecilere ve sokağın aşağısındaki ''edepsiz'' herife kadar, bize iğrenç gelen biçimlerde davranan bütün insanlar, haklı olduklarına genellikle inanırlar.
Araştırmalar bir işi bitirmek için ne kadar zamana ihtiyacımız olduğuna ilişkin tahminlerimizin doğrudan o işin erken tamamlanmasını ne kadar istediğimize bağlı olduğunu gösteriyor.
Bizimle aynı fikirde olmayan insanların bakış açılarındaki bariz hatalar ille de ikiyüzlü, dürüstlükten yoksun oldukları anlamına gelmez. Daha da önemlisi, kendi muhakememizin de o kadar mükemmelen tarafsız olmadığını bilmek, hepimiz için aydınlatıcı olacaktır.
Psikologlar, içimizdeki avukatın benimsediği yaklaşıma ''güdülenmiş muhakeme'' diyorlar. Güdülenmiş muhakeme kendi iyiliğimize ve yeterliliğimize inanmamız, denetimi elimizde tuttuğumuzu hissetmemiz ve kendimizi genel olarak fazlaca olumlu bir ışık altında görmemiz için bize yardımcı olur. Ayrıca, içinde bulunduğumuz ortamı, özellikle sosyal ortamımızı anlama ve yorumla biçimimizi şekillendirir ve tercih ettiğimiz inançları haklı çıkarmamıza yardım eder.
Reklam
Bilinçdışımızın avukat yönü, kendi imgemizi oluştururken, gerçekleri yanılsamalarla karıştırır; güçlü yanlarımızı abartır, zayıf yanlarımızı önemsemez ve gerçekte kimi kısımların anormal boyutlarda abartıldığı ( hoşumuza giden parçalar), kimilerinin ise neredeyse görünmeyecek kadar küçültüldüğü Picassovari bir dizi çarpıtma yaratır. Bilinçli zihnimizin mantıklı bilimsel araştırmacısı da masum bir şekilde ortaya çıkan kendilik portresine hayranlıkla bakar ve bir fotoğraf kadar doğru olduğuna inanır.
1958 yılında, meraklı kalp cerrahları, günümüzde etik gerekçelerle izin verilmeyecek bir deney yapmışlardı: Sahte ameliyatlar yapmışlardı. beş hastanın tenini, kalp kaslarında yeni kanallar açmak için bazı damarları kesmişler, ama sonra damarları bağlamadan olduğu gibi geri dikmişlerdi. Ayrıca on üç hastalık bir başka grubu, gerçekten ameliyat etmişlerdi. Cerrahlar ne hastalara, hastalara bakan kalp doktorlarına hangi hastaların gerçekten ameliyat edildiğini söylemediler. Gerçekten ameliyat edilen hastaların %76'sının göğüs ağrılarında iyileşme kaydedildi.
Hepimizin birden fazla kişiliği vardır. Yalnızca elli yaşımızda otuz yaşımızdayken olduğumuzdan daha farklı biri olmakla kalmayız; aynı zamanda gün içinde, koşullara, içinde bulunduğumuz toplumsal ortama ve hormon seviyemize göre de başka insanlar oluruz. Moralimiz iyiyken başka, kötüyken başka davranırız.
Reklam
Bizler kendimizi diğerlerinden farklı ( ve üstün) hissetmeye eğilimliyizdir; üstünlük duygumuz ne kadar sudan sebeplerden kaynaklanırsa kaynaklansın ve bu durum ne kadar kendi kendimizi de kösteklememize neden olursa olsun
Doktorlar, avukatlar, garsonlar ve berberlerle ilgili araştırmayı yapan bilim insanları, deneklerin hepsine bu meslek gruplarından insanlara ilişkin olarak yaratıcılık, esneklik ve başka pek çok nitelik bakımından tahminlerde bulunmalarını istemişlerdir. Hepsi de diğer meslek gruplarından olan insanları, kendi mesleklerinden olan insanlara kıyasla daha tekdüze bulmuşlardır. Başka araştırmalarda da farklı yaş, milliyet, cinsiyet, ırk ve hatta üniversite öğrencilerinin mensup oldukları farklı gruplar söz konusu olduğunda bile aynı sonuca ulaşmıştır.
Araştırmalar ister din, ister ırk, ister milliyet, ister kullandığımız bilgisayar markası, isterse iş yerinde çalıştığımız temel bölüm temelinde olsun, iç grubumuzda yer alanları tercih etmek yönünde doğal bir eğilimimiz olduğuna işaret ediyor. Araştırmalar ortak grup üyeliğinin, olumsuz kişisel niteliklere bile ağır basabileceğini söylüyor. Bir araştırmacının söylediği üzere, ''birey olarak hoşlanmadığımız insanlardan bile grup mensubu olarak hoşlanabiliriz.''
Genel olarak insanlardan hoşlanmıyor olabiliriz, fakat türdeşimiz insanlardan ne kadar az ya da çok hoşlanıyor olursak olalım; subliminal kişiliğimiz iç grup mensuplarımızdan daha çok hoşlanma eğilimindedir.
Bir kez özel bir kulübe, yönetici sıfatına yahut belli bir marka bilgisayar kullananlar grubuna ait olduğumuzu hissettikten sonra, bu grupta bulunan başkalarının görüşleri düşüncelerimize sızar ve dünyayı algılama biçimimizi etkiler. Psikologlar buna ''grup normları'' der.
273 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.