Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sumer - Türk Kültür Bağları

Sumerliler Türklerin Bir Koludur

Muazzez İlmiye Çığ

Sayfa Sayısına Göre Sumerliler Türklerin Bir Koludur Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Sumerliler Türklerin Bir Koludur sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Sumerliler Türklerin Bir Koludur kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk Sümerlilerin Türklerin bir kolu olduğuna inanıyor ve bunun bilimsel olarak kanıtlanmasını istiyordu. Ayrıca Sümerlilerin halkımız tarafından bilinmesini, ilgilenilmesini, araştırma yapma isteklerinin doğmasını da arzu ediyordu.
Sümer dilinde Türk dilinde olduğu gibi kelimeler kök halinde, onlara ekler yapılarak yeni kelimeler oluşturuluyor. Sümer dili Türk dilinde olduğu gibi, fiil bakımından çok zengin. Ses uyumu var. Erkek, dişi ayrımı yok. Türkçede olduğu gibi kısa anlatımla geniş anlam veriliyor.
Reklam
Bazı bilim insanları, iki dil arasındaki benzer kelimeler için, her yerde insan zekasının aynı sözü bulabileceği, bunların rastlantısal olduğu fikrini öne sürmüşlerdir. Buna karşın ünlü dilci M. Swadesha, "Eğer iki ayrı dilde fonetik ve mana bakımından benzeyen kelimeler 100'den fazla ise, bunların bağımsız olarak icat edilmiş olma ihtimali birkaç milyonda birdir. Aynı şekilde çift kelimeler de 7'den fazla olursa, o iki dil arasında tarihi bir ilişki vardır" diyor.
1914-1915 yıllarında Alman Sumerolog Fritz Hommel, anlam ve fonetik bakımından uyan 200 Türkçe-Sumerce kelimeyi karşılaştırmış, grameri de göz önüne alarak "Sumerce Türkçedir" diye bir armağan kitabı için makale yazmıştır. Fakat araya giren I. Cihan Savaşı, belki de sonradan başlayan ırkçılık yüzünden makale yayımlanamamıştır.
Sumer adının nereden geldiğini yakın zamanda öğrendiğimde çok heyecanlandım. Türksoy dergisi yazarlarından Hakaslı Sayın Timur Detletov, önce bana gönderdiği e-mail ile, sonra da bizzat evime geldiğinde, Moğolistan'da Sumer/Suber adlı bir dağın bulunduğunu bildirdi. Moğolistan efsanesine göre bu dağ, dünya yaratılırken sudan iki dağ halinde çıkmış. Efsaneye göre Tufan suları bu dağa kadar ulaşamamış. Moğolcada bu dağa Sumerula/Sumer Dağı deniliyormuş. "Ulu Dağ" anlamına geliyormuş.
Sumer'de dingir hem tanrı hem gök anlamına geliyor. Türklerde de Tengiri, Tengir, Tingir, Tanrı şeklinde aynı anlamı taşıyor. Sumer'de göktanrısının adı An/Anu'dur. Türkmenlerde Cuma gününe Anna günü deniyormuş ve bu gün kutsal sayılıyormuş. Ama nedeni bilinmiyor. Sumer'in göktanrısı An ortaya çıkınca, Anna adının buradan geldiği, o yüzden de Cuma gününün kutsal sayıldığı anlaşılmış.
Reklam
Sumer kral mezarlarında bulunan lir çalgısını süsleyen boğa başının hemen hemen aynısı Türkmenistan'da da bulunuyor. Yalnız Türkmenistan'daki boğa başı altın ve yakutla süslenmiş. Mezopotamya'daki baş ise lacivert taştan. Taşlardan yapılmış ağırlık ölçüleri, heykellerdeki büyük göz ve kulaklar Sumer'dekilerle aynı. Bunların büyük olması, bilgelik ve duyarlılık göstergesi imiş. Sumer ülkesinde altın, gümüş ve değerli taşların bulunmamasına rağmen, bunların işlenmesini bilmeleri, bu işleri geldikleri yerlerde yapıyor olduklarını gösteriyor.
Tufan denilen büyük felaket, jeologların saptadığına göre Orta Asya dağlarındaki buzulların MÖ 20.000 yıllarında başlayan erime olayı sonucunda meydana geliyor. MÖ 10.000 yıllarında nehirler taşıyor, Turan ovası bir iç deniz haline geliyor. Yükselen Aral Gölü'nün suları Hazar Denizi'ne, oradan Doğu Anadolu'ya kadar gidiyor ve burayı da bir göle çeviriyor.
Oysa ki kendi halinde bir hayvancık o
Türklerde kaplumbağa çok önemli. Orta Asya'daki heykellerin kaidelerine, taştan yapılmış kaplumbağalar konmuş. Özellikle Bilge Kağan, Gültekin Kağan gibi hakanların yazıtları altında görüyoruz kaplumbağa figürünü. Kaplumbağa, Türklerde uzun ömrün, sabrın, barışın, bolluğun ve mutluluğun sembolü. Kaplumbağa kabuğu, takanlara şans getiriyor, kötü ruhları kovalıyor, kötü gözleri etkisizleştiriyor, nazar değmesini önlüyor. Sumer'de de su ve bilgelik tanrısı Enki'nin kutsal hayvanı kaplumbağa. Daha geç çağlarda, Kral Sanharip zamanında kaplumbağanın tanrılara kurban edildiğini görüyoruz.
Sumerlilerde dağlar kutsal sayılırdı. O yüzden düz olan topraklarının üzerinde yapay tepeler oluşturarak onların üzerine tapınaklarını yapmışlar. Türklerde de öyle. Daha önce de belirttiğimiz gibi Türklerde, dağların ruhu olduğuna inanılıyor, bazen bu ruhların hayvanlara hastalık getirdiğini, suları kuruttuğunu düşündüklerinden onların sevgilerini kazanmak için kurbanlar sunuyorlardı. Dağların asıl adını söylemeyerek takma ad koymuşlardı. Asıl adlarını fısıltıyla söylerlerken ancak takma adını sesli söyleyebiliyorlardı. Bu yüzden dağların birkaç adı vardı.
Reklam
Son yıllarda ise, Sumercenin gerek Avrupa'da gerek Amerika'da ölü ve yaşayan herhangi bir dile benzemediği savı ortaya atıldı. Fakat şimdiye kadar Türkiye'de ve diğer Türk devletlerinde, elimizde olan bu konuda yapılan çalışma ve araştırmalara göre, Sumer dilinin Türk diline çok benzediği, hatta aynı kökten geldiği görülüyor. Pek çok kelime ses uyumu ve anlam bakımından birbirine eşit. Üstelik yalnız dil bakımından değil, okuduğunuz gibi kültür bakımından da büyük bağlantılar çıktı ortaya.
Ayrıca Sumer'de bir herkesin konuştuğu dil=emegir, bir de kadın dili=emesal olmak üzere iki dil var. Kadınların, hatta hadımların yazdığı belgeler kadın dilinde. Besim Atalay Hoca, bana vaktiyle Türklerde de kadınların değişik konuştuğunu gösteren örnekler bulduğunu ifade etmişti
Türkmenlerde cuma gününe Anna günü deniyormuş ve bu gün kutsal sayılıyormuş. Ama nedeni bilinmiyor. Sumer’in göktanrısı An ortaya çıkınca, Anna adının buradan geldiği, o yüzden de Cuma gününün kutsal sayıldığı anlaşılmış. Cuma gününün Araplarda kutsal olması da Türklerden geçmiş buna göre.
Nazar Değmesi
Sumer-Türk bağlantısını gösteren bir başka konu da "gözle nazar değmesi"dir. Türklerde üzerinde göz olan nazar boncuklarıyla nazarın önüne geçileceğine inanılıyor. Sumerlilerde de nazar boncuğu yerine, kilden yapılmış ikisi bir arada gözler kullanılmış...Buna ek olarak bir de gözü lanetleyen ve yaptıklarını belirten çok ilginç bir belge var: Ey göz! Ey göz! Düşman göz! O kadının gözü, o erkeğin gözü! O komşunun gözü! O düşmanın gözü! Ey göz! Sen bir eve girince fırındaki çanak çömleği tuz buz edersin! Sen gemicinin gemisini parçalarsın! Güçlü öküzün boyunduruğunu, Koşan eşeğin bacağını kırarsın! Usta dokumacının tezgahını parçalarsın! İyi geçinen kardeşlerin arasını bozarsın! Defol göz! Defol göz! 7 nehirden, 7 kanaldan öteye, 7 dağdan ileriye git! Göz, kendi sahibinin yüzünde çanak gibi parçalan!
Sayfa 84 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu