Eve para getiren erkekleri bilirdi o. ''Koca dediğin adamın gönlünü hoş tutmalı.'' Böyle diyordu ona kocasının niçin işlerinde yardımcı olmadığını soranlara. ''Akşamları dükkanı kapatıp yorgun argın eve gittiğimde bana hayatı kim sevdirecek?'' diyordu. ''Eve aldığı birkaç parça eşyanın bekçiliğini yapmadım diye bana çatacak adam değil, felsefeye ihtiyacım var benim ya, felsefeye. Benim kocam bana Hindistan'ı anlatır, oranın değişik inanışlarını anlatır. Hanginizin kocası Hint felsefesinden anlıyor ve güzel keman çalıyor?''...
Şimdi beklenen bir intihardır, bir uçurumdur, bir düşüştür. Şimdi beklenen bir kocakarının günah dolu bir hayatın sonunda sefilce can vermesidir. Yoksa şimdi beklenen günah çıkaramadan geberen bir günahkarın şen hayatı mıdır? Şimdi beklenen bir başarı, bir mutluluk mudur?
Her şey özlenebilir. Her şey tutku konusu olabilir. Her şey aynı ölçüde kutsal ve aynı ölçüde aşağılık olabilir.Tutkular çevreye göre değişen şeylerdir.
Günler geçiyor bu uykuyla uyanıklık arasında. İnsan hiçbir şeylere aldırmamaya bir başladı mı. Ne kendi durumunu, ne de bütün durumları, üstünde durulmaya değer bulmadı mı? Bu bir kış uykusudur ki hiçbir yaz sökemez.