“Daphane garnizonunda (Hatay) üç yıl nöbette kalan ama değiştirilmeyen askerler Ethiopia’nın yolunu tutunca Mısır firavunu I. Psammetikos onlara yetişip yalvarmış: “Kendi öz tanrılarınızı, karılarınızı, çocuklarınızı bırakıp gitmeyin” demiş. O zaman savaşçılardan biri erkeklik aletini çıkarıp göstermiş ve “Bu bende oldukça nerede olsa karı bulur, çocuk da yaparım.” demiş”
“Lidyalı kızlarının hepsi de kocaya varıncaya kadar kendilerini satarlar, çeyizlerini bu zanaatla yaparlar. Zaten evlenince de kocaları bile bu kızları ancak kızın kendi isteği ile yanında tutabilir.”
“ İnsan her şeyi böyle uzun uzadıya inceler, her şeyi aynı planda tutarsa hiçbir işe el süremez; kendine güvenip kötüsünü de göze almak, baştan korkak davranıp başıma bir şey gelmesin de ben başarıdan da vazgeçtim demekten daha iyidir.”
Atinalılarla İonialıların Sardes'i alıp yaktıklarını haber verdikleri zaman Dareios nasılsa kolayca haklarından geleceğini bildiği İonialılara hiç aldırış etmemiş ve ilk işi "Kim bu Atinalılar?" diye sormak olmuş. Kim olduklarını öğrenince yayını getirtmiş, bir ok takmış, gökyüzüne doğrultup atmış ve oku tanrılar katına gönderirken bağırmış: "Ey Zeus! Bırak beni, Atinalılara hadlerini bildireyim."
Bunu demiş, sonra adamlarından birisine emir vermiş, kendisine her yemek getirdiklerinde üç sefer "Ey kral, Atinalıları unutma!" diye hatırlatmasını buyurmuş.
Perslerin göreneklerine gelince, işte bildiklerim
şunlardır: Tanrı heykeli, tapınak, sunak yapmak gibi şeyler
bilmezler; hatta yapanlara deli derler, bu sanırım, onların
tanrılara, Yunanlılar gibi insan biçimi yakıştırmış
olmamalarından ileri gelir. Dinleri Zeus’e kurban kesmeyi
gerektirir; kurbanları dağ başlarında keserler ve Zeus
dedikleri de tanrısal gök kubbedir. Güneşe, aya, toprağa,
ateşe, suya ve rüzgâra da kurban adarlar. Başlangıçtan beri
kurban kestikleri tanrılar bunlardır, yalnız sonradan
Aphrodite’ye tapmayı da öğrendiler, bu da onlara
Asurlulardan ve Araplardan geçmiştir. Aphrodite’ye Asurlular
Mylitta, Araplar Alilat, Persler Mitra derler.
Piramit şöyle kurulmuştur: önce kimilerinin “bindirmelik” kimilerinin de “küçük kurban kesme yeri” dedikleri sahanlıklar, üst üste sıralanmıştır. Bunlar yapıldıktan sonra taşlar, kısa kesilmiş ağaçlardan yapılma makinelerle yukarıya çıkarılıyordu; bu makine taşı yerden alıp birinci sahanlığa bırakıyor, bu sahanlıkta da bir makine var, o makine taşı alıp ikincisi sahanlığa çıkarıyor ve orada da bir vinç var; çünkü ne kadar sahanlık varsa o kadar da makine var, belki kolay taşınabilir bir tek makine vardı da birindeki taşlar bitirince öbürünü aktarılıyordu; biz iki türlüsünü de anlatıyoruz çünkü bize de öyle anlattılar.
Sayfa 179 - Türkiye İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Esnek ,kurnaz ,iyi asker ve çok daha iyi politikası ve para için her şeyi yapan adam olarak tanımlanıyor, bir şef için gerekli olan şeyler ,üstelik görüşü keskin. Hatzefeld onun için “Belki de Atina’nın yetiştirdiği en büyük devlet adamıdır “ diyor.